Kişisel araçlar
rf-news.de rebell.info
Buradasınız: Ana Sayfa / Ana Sayfa / 19 Eylül 2008: MLPD Hamburg’ta başarılı bir parti kongresi yaptı!

19 Eylül 2008: MLPD Hamburg’ta başarılı bir parti kongresi yaptı!

MLPD’nin 8. Kongresi geçtiğimiz ay Almanya’nın Hamburg kentinde yapıldı. “Rote Fahne” dergisi, MLPD Başkanı Stefan Engel ile bu konuda bir röportaj yaptı.

Röportajda, Kongrenin süreç olarak nasıl örgütlendiğine, çıkan örgütsel kararların hangi ihtiyaçların ürünü olduğuna, MLPD’nin önümüzdeki süreçte nasıl bir siyasal-taktiksel hat izleyeceğine ve bunun hangi temellere dayandırıldığına değinilerek kapsamlı bir kongre tanıtımı yapılıyor. İngilizce çevirisi “Red Flag” dergisinde de yer alan röportaja, kapsam ve içeriğinin özgünlüğü nedeniyle dergimizde de yer vermeyi uygun gördük.

Rote Fahne: Duyduğumuza göre MLDP 8. Kongresi'ni tamamlamış. Bize kısaca kongrenin önemli karar ve sonuçlarından bahseder misiniz?
Stefan Engel: Geriye dönüp baktığımızda süreci 8. Parti Kongremize kadar getiren merkez komitemizin önderlik ettiği dönem, partimizin kurulduğu tarihten beri süregelen merkez komiteleri içerisindeki en başarılı önderlik dönemi olarak hatırlanabilir. Daha önceleri toplumla aramızdaki tecriti kırmakta hiç bu kadar yol katetmemiş ve bütün bir toplum için önemli bir güç olabilecek kadar olgunlaşamamıştık. Bu başarının etraflıca irdelenmesi, gelecek için sonuçlar çıkarmak açısından önemlidir.

Siyaseten uluslararası üretimin genel durumuna dair bir geçiş süreci yaşıyoruz. Bu geçiş süreci sınıf bilincinin gelişimine yansıyan karmaşık siyasal ve ekonomik koşullar yaratmaktadır. Sola doğru genel bir eğilimin 2003 yılından itibaren geniş kitlelerce, özellikle de sanayi proletaryasının çekirdeğince benimsenmesi sınıf bilinci açısından en önemli durumdur. Parti kongremiz sola doğru bu genel eğilimi ele almış, bu eğilim içinde MLPD'nin misyonunu çözümlemiş ve geleceğe ilişkin tutumunu açıklamıştır.

8. Parti Kongresi tabii ki MLPD tarihinde olağanüstü bir önem taşır. Çünkü parti 13 yıl sonra, yeniden inşa edildiği temellere geçebilmiş, yani proleter düşünce tarzına dayanan çalışmayı tamamlayabilmiştir. Partinin olgunluğunu, artan mücadele gücünü ve kitleleri çekme kapasitesini göstermiştir. Üye sayımızdaki belirgin artış da bunun kanıtıdır.

Parti Kongresi'nin ayrıntılı hazırlıkları, altı yeni eyalet örgütlenmesinin kuruluşunu da içermektedir. Esasen parti içinde yürütülen tartışmalardan sonra, yeni örgütlenme anlayışı ve kararlarının pratikte uygulanması konusunda isteklilik yaratılmıştır.

Rote Fahne: MLPD sola doğru olan bu eğilimden yararlanacak mı?
Stefan Engel: Evet, elbette yararlanacak; çünkü bütün bunlar bugün sosyalist bir alternatifin oluşması için büyüyen bir açıklığı göstermektedir. Bugün tabii ki yine insanlar toplumsal “pazar ekonomisi”, “sosyal devlet” ve “toplumsal uyum” yerine kapitalizmi, onun kar amacı güttüğünü, sömürüyü vb. konuşuyorlar. Sola doğru olan eğilim, kapitalizmden sosyalizme geçen nesnel tarihsel gelişim sürecinin bir yansımasıdır. Bu kendisini uluslararası üretimin yeniden örgütlenmesinde gösterir. Ûretimin bu yeniden örgûtlenişinin, emperyalizmin gelişimindeki gerçeklerin, sınıf çelişkilerinin göze çarpar şekilde ortaya çıkmasında ve kitlelerin giderek artan toplumsal alternatif arayışında bûyûk etkisi vardır.

Bununla birlikte, sola doğru eğilimi genelde proleter tarzı düşünce biçiminin bir göstergesi olarak algılamak bir yanılsama olur. Sola doğru eğilim sınıf bilincinin gelişmesinde yeni bir nitel aşamadır: Kitlelerin burjuva partilerinden, burjuva parlamentarizminden ve kurumlarından yıllardır gözlenebilen kopuşu, kapitalizme ve insanlıkdışı kar güdüsüne tamamen karşı oluşu şimdi kesin bir yön kazanmıştır. Öte yandan, kitleler on yıllardır geliştirilen burjuva-reformist ve küçük-burjuva-revizyonist akımlara da kapılmamışlardır. Yani, örneğin, sola doğru eğilim, bugün sıkça, yeni bir toplumsal alternatifi parlamenter ya da başka türlü çözümlerle, ama yine kapitalist sistem içinde aramaktadır. Bu yüzden şu anda oluşan sola doğru eğilim sosyalist bilinç değildir, ama sosyalist türde bir bilince geçişe işaret eder, ki bu geçiş kendiliğinden olmaz.

8. Parti Kongremize katılan misafirlerimiz bize sola doğru olan eğilimi ve bu eğilimin uluslararası bir olgu olduğunu somut bir şekilde anlatmışlardır. Örneğin Nepal, Venezüella, Ekvador ve Bolivya gibi ülkelerde gerici hükümetler ilerici antiemperyalist hükümetlerin seçilmesiyle devrilmiştir. Fakat ilerici hükümetlere sahip olmak kesinlikle iktidarın sahibi olmak demek değildir! Antiemperyalist hükümetler, bir yandan devrimci antiemperyalist kitle hareketlerinin alanlarını geliştirirken, öte yandan sol-reformist ve neo-revizyonist bir temele sahiptirler. Yani bu hükümetler, sistemin içinde hareket ediyorlar, sistemin reformlar yoluyla devrileceğine dair yanılsamaları ortaya atıyorlar. Böylece, isteseler de istemeseler de, nesnel olarak, kapitalist ve emperyalist sömürü ilişkilerinin düzeltilmesiyle ilgili yanılsamaları güçlendiriyorlar. Bir zamanlar Latin Amerika’da gelişimin sol yönünde olmasına karşı çok daha karşıdevrimci ve düşmanca bir baskı vardı. Şili’deki kanlı 1973 katliamının derslerini hatırlamak özellikle önemlidir: Sosyalizm için burjuva devlet aygıtını ezmekten ve proletaryanın diktatörlüğünü kurmaktan başka yol yoktur! Bu yüzden bizim çıkardığımız en önemli sonuç, gelecekte gerçek sosyalizmi kurmak için yeni mücadele taktikleri üzerinde çalışmaktır!

Rote Fahne: Bunu nasıl yapacağız?
Stefan Engel: 2009 seçim yılını gerçek sosyalizm için mücadele yılı olarak kullanacağız. MLPD’nin 2009'daki eyalet seçimlerine katılma nedeni budur. Eylül'de bütün eyaletlerdeki bölge adaylarımız belirlenmiş olacaktır. Bunu da MLDP/ Açık Liste şeklinde, yani listemizi açık tutarak ve yine militan muhalif halk tabanından olup, herhangi bir partiyle ilişkisi olmayanların seçimi üzerinden yürüteceğiz.

Bu çalışmanın ana çekirdeği, gerçek sosyalizm için oluşturulacak mücadeledir. Kitleler “gerçek sosyalizm”den ne anladığımıza ilişkin olarak olumlu ve somut fikirlere sahip olmalıdır. Eski komünist harekete ve revizyonist yozlaşmaya karşı eleştirilerimizi ve MLPD’nin çıkardığı sonuçları -kabaca da olsa- kavramalıdır. Bu eleştiriler, Lafontaine ve onun Sol Partisi’nin sol-reformcu stratejisinin uygulanabilir olmamasını da içerir.

Bu ideolojik mücadele kitlelerin uğruna mücadele ettikleri en önemli ekonomik ve siyasal talepleri birleştirmiş ve geliştirmiş; birçok farklı örgütlenme biçimini teşvik etmiştir. Taktiksel düzeyde Sol Parti ile hatırı sayılır ortak görüşlerimiz vardır ki bunları biliyor ve değerlendiriyoruz. Mesela, “Hartz IV'ün yürürlükten kaldırılması”, “Alman ordularının Afganistan’dan derhal çekilmesi” vb. taleplerini düşünüyorum. Ayrıca, seçim zamanı kitlelerin belirli siyasal taleplerini de kullanarak MLPD’nin içinde bulunduğu görece tecriti kırmayı da düşünüyoruz. Bu yüzden kamuoyunda sistematik olarak görünmeliyiz ve görmezden gelinemeyecek toplumsal tartışmalarda artık etkin ve yaygın bir şekilde yer almalıyız. Bugün medyanın yaygın bir şekilde MLPD’yi karartmaya çalıştığı gözönüne alındığında, sorun sistematik kitle çalışması sorunudur ve bu MLPD’nin elindeki en belirleyici kozdur.

Son genel seçimler sırasında parti inşası faaliyetinde bizim odak noktamız, parti faaliyetinin yeni kentlere ve bölgelere ulaşmasıydı. O zaman bunda çok başarılı olmuştuk. Şimdi ise odak noktamız parti çalışmalarımızı en önemli ekonomik ve siyasal merkezlerde güçlendirmek olacaktır. Bize yeni üyeler kazandıracak, yeni üyelerimizin daha fazla sorumluluk alabilecekleri ve yeni görevler için aktivistler yetiştirme programları üretebilecek yöntemlere daha fazla yükleneceğiz. 7. ve 8. Parti Kongrelerimiz arasında saflarımıza yüzde 60 oranında yeni üye kazanarak kitleler açısından büyük bir ilgi odağı olabilirdik. Fakat yeni üyelerimizin bir kısmını yine kaybettik. Bizim etkimiz dışında gelişen birtakım faktörleri saymazsak, bunun nedeni, yeni üyelerimize ve onların eğitimine yeterince önem vermememizdir.

Eylül ayından itibaren seçimlerde mücadele edeceğimizi belirtmeye, destek için gereken imzaları toplamaya, vb. başlayacağız. Bu genelde günlük çalışmalarımız içinde, sınıf mücadelesi ve parti inşası ile ilgili çeşitli hedefleri birleştirerek teşkilatımızca yapılacak. Biz yine seçmen eylem grupları oluşturacağız; fakat bunu ilk olarak belirli bölgesel merkezlerde yapacağız. Asıl kampanya Ekim 2009'da başlayacak ve sokaklarda yapılacak seçim kampanyası mücadeleleriyle gerçekleşecek.

Seçim kampanyaları ve onun parti inşasına ilişkin olarak doğuracağı sonuçlar, MLPD’nin, sola doğru olan eğilimin devrimci ve sosyalist bir yönde ilerlemesini ne kadar güçlendirebileceğini gösteren bir sınav olacak.

Rote Fahne: SPD (Sosyal Demokrat Parti) krizi aşacak mı?
Stefan Engel: SPD’nin son aylardaki keskin düşüşü birçok kimse tarafından olağandışı karşılandı. Forsa kamuoyu yoklamasına göre sadece yüzde 20'lik bir destek görülürken, Saarland eyaletinde Sol Parti’nin bile gerisinde kaldı.

Bana göre Kurt Beck’in 5 yıl gibi kısa bir sürede SPD’nin 4. başkanı olarak başarısızlığa uğraması şaşırıtıcı değildir. Bir taraftan SPD’nin toplumsal imajını temizlemeye çalışırken, bu bağlamda da Ajanda 2010'la ilgili birtakım küçük “düzeltmeler” yaptı -aynı zamanda Ajanda 2010'un halk karşıtı çekirdeğini de muhafaza etmeye çalıştı. 2007'nin sonundan itibaren SPD açık bir krizden yara aldı, ki bu da Beck’in ani değişimine yol açtı. Sosyal demokrasinin bu krizinin öncelikli sebebi, SPD’nin yanlış kişilerce yönetilmesi değildir, halk düşmanı siyasetidir, ki bu siyaset işçilere toplumsal bir siyaset olarak artık sunulamaz. Bu siyasette değişiklik yapılmadığı sürece, SPD’nin bu krizden kurtulması mümkün değildir.

Ajanda 2010'un mimarı olan Dışişleri Bakanı Steinmeier, başbakanlık seçimine aday olarak gösteriliyor ve bu programın en önde gelen yöneticisi olan Muentefering yine partinin üst kademesine getirildi. Bu da SPD’nin Schroeder’le başlamış olan halk düşmanı Ajanda'sına bağlılığını gösteriyor. İlginçtir ki, bu politikayı en fazla onaylayanlar işveren örgütleridir.

SPD’nin krizi, burjuva demokrasisi çerçevesi içinde tekelci diktatörlüğün güçlerini korumalarını sağladığı için temel bir sorun teşkil eder. Sosyal demokrasinin ana hedefi işçi sınıfını kapitalizme bağlamaktır. Önünde sonunda, SPD’nin bu “yeni” gidişatı, yani işçi sınıfını sosyal demokrasiden koparma çabası sürüp gidecektir.

Rote Fahne: MLPD’nin Sol Parti’ye karşı tutumu nedir?
Stefan Engel: Parlamenter düzeyde, Sol Parti şüphesiz ki sola doğru eğilimin günümüzdeki kazanımıdır. SPD’nin açık krizinden faydalanmış ve çeşitli kamuoyu yoklamalarına göre yüzde 15 kadar da bir destek almıştır. Bu 2005'deki genel seçimlerle karşılaştırıldığında neredeyse iki kat bir artış demektir. Mayıs 2008'deki Cottbus Parti Kongresi'nde, Oskar Lafontaine partinin stratejik pozisyonunu “demokrasiyi kurtarmak” ve “finansal piyasaların gücüyle gittikçe daha hızlı dönen kapitalizmin dönen tekerini durdurmak” olarak tanımlamıştır. Bu onun kapitalizmi yok etmek istemediği ama sadece “tekerini durdurmak” istediği anlamına gelir ki, bu kadar gayretle dönemesin. Fakat olumlu seçim sonuçları Sol Parti’nin önde gelen temsilcilerini zafer sarhoşu etmiştir ve bazıları parlamento ve hükümet yolundaki koltuklara dayanamamaya başlamışlardır. Bu yüzden de parti bildirgeleri gittikçe daha belirgin bir şekilde hükümet işlerinde tekelci diktatörlükleri ele geçirmeye çalışan SPD’ninki gibi sol sesler altında Yeşilleri yeniden canlandıran türden açıklamalarla imlenmeye başlamıştır. Aynı zamanda, bu sözde “stratejik-seçenek” Sol Parti stratejistlerinin antikomünizmi sol bir ruhla yeniden oluşturma eğilimini güçlendirir yönde olmuştur. Bu onların kendilerini şirin göstermek için ödedikleri bedeldir -buradaki "şirin göstermek", hükümet etmeye yeterlilik anlamında kullanılmıştır.

Fakat, SPD’nin çoğunluk sağlamasına yardım eden yoğun yönlendirmeler, özellikle de Sol Parti’ye oy verenlerin SPD’ye alternatif bir sol parti istedikleri, yani SPD’ye yardım eden ve onu soldan destekleyen bir parti istemedikleri faktörü de ön planda tutulunca Sol Parti içinde çelişkili tutumların oluşmasına neden olmuştur. Birçok yerde parti içindeki bu karşıtlıklar baş gösteriyor, parlamenter gruplar ayrılıyorlar, çekişmeler ve çatışmalar artıyor. Biz bu gelişimleri de endişeyle takip ediyoruz, çünkü sola doğru olan eğilim kendini adamış insanların istifalarından etkilenebilir. Bu şartlar altında işlevsel bir ittifak örgütlemek zor.

Parti kongremizde sola doğru eğilim olgusu sınıf bilincinin gelişiminde, yani bir karara doğru ilerlemede geçişsel bir fenomen olarak değerlendirilmiştir. Bunun tarihsel paralellikleri de vardır, 1920lerde 1. Dünya Savaşı’nda ortaya çıkan ve yıkılan USPD (Bağımsız Alman Sosyal Demokrat Partisi). Bu partide Edward Bernstein’dan, Karl Kautsky’den, Ernest Thaelmann’e kadar SPD’ye yapılan eleştiriler bir araya geldi. 1920’lerin başındaki seçimlerde yüzde 17 oy ve 84 koltuk kazanılmıştı ki bunlar bir sonraki seçimde kaybedildi.

Bugün kitleler kök salmış küçük-burjuva-reformist ve küçük-burjuva-parlamenter düşünce sistemlerine yakalanabilirler. Sol Parti üyeleri ve taraftarlarıyla, kitlesel işsizlik, emperyalist savaşlar, neo-faşizm, kadınların özgürleşmesi ve sol-reformist ve neo-revizyonist teorilere karşı mücadelede sosyalizm için bir birliktelik sağlamak için elimizden geleni yapacağız.

Rote Fahne: MLPD, eyalet orgutlerinin yeniden organizasyonu ve eyaletlerle ilgili hususlarda 8. Parti Kongresi'nde birçok misyon yüklenmiştir. Bunun sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Stefan Engel: 8. Parti Kongremiz yedi eyalet örgütünün yeniden organizasyonunu kısmen tamamlamış ve yeni bölgesel birimler sunmuştur. Bu bizim kendi örgütlenme sistemimizin içsel dönüşümüyle birleştirilmiştir ki bu dönüşüm sınıf mücadelesinin önümüzdeki görevlerinin benimsenmesiyle ilgilidir. Bunun için çok çaba harcadık. Fakat, başka çare yoktu. MLPD’nin çalışmaları çok daha değişik alanlarda ve karmaşık bir hale geliyor. Yeni hedeflerimiz var fakat kitleler yoldaşlarımızdan daha fazlasını bekliyorlar. Mesela, çevre konusunda ya da teşkilatımızın uluslararası alanda yapması gerekenler yoğunlaştı. Gençlik içinde ve uluslararası dev tekellere ait fabrikalardaki nicel ve nitel etkimiz arttı. Belediye seçimleri için çalışma yürüttük. Bu Marksist Leninist teşkilatın 400'den fazla kent ve bölgedeki sistematik örgütlenmesinin sadece Merkez Komiteleri tarafından idare edilmesi imkansızdı. Teorik ve pratik sebeplerden ötürü Merkez Komitelerin uluslararası devrime hazırlanmalarına da gittikçe daha fazla önem verdik.

Almanya federal bir devlettir ve bu yüzden liderlik organlarının ve eyalet örgütlerinin, işlerimizi doğrudan yönetebilecekleri bölgesel merkezlerin stratejik önemi büyüktür.

Eyalet birliklerinin bu yeni model içindeki esas rolü, farklılaştırılmış yönlendirme ve örgütün temelinin denetimidir. Yeni oluşturulan yedi eyalet örgütü işe ileri seviyeden başladılar. Mesela, biz insanlara yeni hedefler sunmadan önce onları yetiştirmeyi kendi sorumluluğumuz olarak benimsedik. Bu amaçla üç diyalektik konu üzerinde özellikle durduk: “Eyalet birliklerinin proleter düşünceye göre liderlik vasıflarını öğrenmeleri.” Yüzlerce yoldaşımız buna katıldı ve şu an yeni sorumluluklar aldılar. Eyalet birimlerine tamamen demokratik seçimlerle seçilecek birçok adayımız var. 2006 baharından beri yüzde 50'den fazla yoldaşımız yeni görevler aldılar! Gelecek yıllarda, orta düzeydeki üyelerimiz için ve onları Merkez Komite ile birleştirmek için yeni bir sistem sunacağız. Bu sistemin amacı Marksist-Leninist gençliği yaşam okullarında ön cepheye almak, eyalet düzeyinde birimler üreten yeni siyasal örgütlenmeleri proleter düşünme tarzıyla oluşturmaktır.

Rote Fahne: Gençlik üzerine ve gençlik sorunlarının çözümüne dair parti kongrenizde neler konuştunuz?
Stefan Engel: 8. Parti Kongremiz Marksist-Leninist gençlik faaliyetlerinde bir değişim olduğunu dile getirmiştir. Bunun en önemli başarısı çocuklarımızın örgütü, the Red Foxes (Kızıl Tilkiler), son derece canlı bir ulusal örgüt haline gelmiştir ve bunu kendi liderlikleriyle başarmışlardır. Şu ana kadar 350'den fazla yoldaşımız Marksist-Leninist gençliğin yürüttüğü diyalektik seminerlerine katılmışlardır. Bu olumlu gelişimin temeli budur, fakat bu aynı zamanda açık bir sorunu da derinleştirmiştir. Parti Kongresi, eleştiri-özeleştiri kampanyalarını gençlikle ilgili sorunların çözümlenmesi açısından elzem görmüştür. Partide kontrol edilemeyen bir büyüme görülmüştür ve tabii otoriteye ve burjuva toplumsal eğitimine karşı oluşumların da etkisiyle, siyasal çizgimizi gençliği temel alacağımız bir noktaya çekmiştir. Son yıllarda kendini her yerde birçok kez gösteren iyi başlangıçlar ve mükemmel niyetler, şüphesiz kalıcı değişimler için yeterli değildir. Partinin iç dönüşümünün, gençlik örgütleri olan Rebell (İsyan) ve Red Foxes (Kızıl Tilkiler) de dahil, topyekun bir dönüşüm sürecine girmesi zorunludur.

Burada gördüğümüz basit bir içsel parti meselesi değildir. Gençlik meselesi toplumun temel sorunudur. Emperyalizmin yıkıcı gücü gençleri hedef almaktadır: Yoksul çocuklar, amaçsızlık, iğrenç gençlik kültürleri, gençliği hatta çocukları savaşa göndermeler ya da ADHD (dikkat eksikliği hiperaktivite bozuklukları) gibi yıkıcı hastalıklarla boğuşturma. Aynı zamanda, gençlik en muazzam şekliyle alternatif bir sosyalizm arayışı içindedir. Toplumun bu sorununa böyle bir yaklaşım, geleceğe dair ve sınıf mücadelesinin stratejik sorunlarına dair önermeler içeriyor. Bu yüzden gençliğin içsel dönüşümü partinin tamamının geleceğe dair dönüşümünün temelini oluşturuyor!

Marksist-Leninist gençlik, gençlik kitleleri arasındaki proleter düşünce tarzında bir hayat okulunun önemini anlamalı ve gençlere öncelikli olarak örgütlenme düşmanlığı yayan küçük-burjuva-antiotoriter düşünce tarzının etkilerine karşı durmada yardımcı olmalıdır. Gençlik bağımsız olmak zorundadır. Fiziksel emeğe saygılı ve açık görüşlü olmalıdırlar, militan ve Marksist-Leninist olmalıdırlar vb. Toplumsal sorumluluk almalıdırlar ki bu gençlik alanında Rebell ve Red-Foxes’un temel prensibidir. Gençlerin toplumda yaygın olan iğrenç cinsel ayrımcılığa karşı kızlar ve erkekler arasında eşitlikçi ve açık ilişkiler kurmayı öğrenmeleri de önemlidir. Hayatlarının bir amacı olması ve kendilerine güvenmeleri durumunda alkol ve uyuşturucudan etkilenmeyeceklerdir.

Partinin geleceğinin inşası birkez daha MLPD’nin üyelerini yetiştiren bir havuz olan Rebell’e bağlıdır.

Rote Fahne: 2005 yılında MLPD ilk defa olağanüstü kongreye gitti. Bunun sebebi Merkezi Kontrol Komisyonu’nda (MKK) ortaya çıkan sorunlardı. O tarihten bu yana MKK’nin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Stefan Engel: Aslında bu geniş kapsamlı bir tartışma! Sonuçta MKK, MLPD’nin yeni tarz bir parti olmasının temel sonucudur. Revizyonist yozlaşma ve 1950'lerin ortalarından itibaren Sovyetler'de sosyalizmin yok oluşunun temelinde önderlik sorunu yatar. Bu yüzden Merkez Komiteleri ve özellikle parti yöneticilerinin düşünce tarzını, aşağıdan yapılan etkin bir denetimin ya da kişinin kendini konrol etmesinin dışında, bağımsız olarak denetleyen bir yapının olması zorunludur. Olağanüstü kongre zorunluluğu tam da küçük burjuva düşünce tarzına karşı bir duvar olması gereken bu yapının, olumsuz gelişmelerin başlangıç noktası haline gelmesinden kaynaklandı. MKK Denetleme Komitesi'nin önderlik ilkelerini ihlal ederek tarafsızlığını kaybetti. Bu ihlaller kadrolara acımasız davranma ve ya tek fakat sert ve adaletsiz idari, bürokratik önlemlerle kendisini gösterdi. Bu tür olumsuz gelişmelerin tamamen çözümlenmesi, üyeler arasında demokratik bir tarzda görüşülmesi ve tartışılması MLPD’in önde gelen başarısıdır. Aynı zamanda sorumlu yoldaşlardan aniden vazgeçilmemiş ve karşılıklı anlaşma sağlanabildiği sürece kendilerine olan özgüvenleri ellerinden alınmamıştır. Böylece MKK'nin çalışmalarındaki krizin üstesinden gelmeyi ve olağanüstü kongre ve MKK’de yeni seçimlerin sonucu olarak yeni bir başlangıç yapmayı başardık. Tüm üyeler özdenetim sisteminin önemini daha derinden kavradı. 8. Parti Kongresi, MKK’nin ciddi hataları konusunda dürüst ve özeleştirel olduğunu kabul etti ve küçük-burjuva-bürokratik denetim ve aynı tarz bir iç denetimin bir daha oluşmaması için içsel bir dönüşüme hazır ve istekli olduklarını belirtti. Bunların hepsi, sadece parti kongresine sorumlu olan MKK raporunda belirtiliyor. Rapor oybirliğiyle geçti ve daha güçlü bir MKK seçildi. Parti kongresi, aynı zamanda, MKK’deki yoldaşlarına tarafsız denetimlerinin gerçekten hayata geçirilmesi için daha fazla çalışma görevini de yüklemiştir. Bu her şeyden önce ideolojik-politik inisiyatif kullanmak için gereken proleter tutkuyu ve diyalektik materyalizme düşünce biçimi öğretisi düzeyinde hakim olunmasını cesaretlendirir. Bağımsız davranmak konusunda pasif kalmak ya da istikrarsız olmak, küçük-burjuva etki altında kalmak, yani her durumda küçük burjuva tarzı düşünceyle baş etmede yetersiz kalmak demektir. Başarılı ve canlı bir parti kongresinin sırrı nasıl partide özdenetim sisteminin kapsamlı işleyişindeyse, kitlelerin partisi olma yolunda küçük burjuva düşünce tarzının etkileriyle başetmenin anahtarı da burada yatmaktadır.

Rote Fahne: MKK ile ilgili bu tartışma, partinin gerilemesine sebep olmadı mı?
Stefan Engel: Son tahlilde hayır! Tabii ki MKK’nin genel ilkeleri ihlali, küçük burjuva düşüncesi eğilimiyle oluşturdukları bürokratik denetim ve öz denetim ölümcül hatalara ve sonuçlara yol açtı. Bu da bizim üzerimize çok ağır taleplerle gelinmesine neden oldu. Bu sorunun partice tartışılması, denetim sisteminin daha da iyi anlaşılmasına ve gelişmesine yol açtı. Partimizin özdenetim sistemi, bizi eski sosyalist ülkelerde küçük burjuva düşünce tarafından ele geçirilen ve yeni bir yönetici sınıf haline gelen parti yönetimi ve ekonomideki önder kadroların revizyonist yozlaşmaya uğradığı eski komünist hareketten ayıran belirleyici unsurdur. Böylesi bir gelişimi engellemek için, Marksist-Leninist Parti, sorunu zamanında tanımlamanın, durdurmanın ve düzeltmenin yollarını bulmak zorundadır. Partinin özdenetim sistemi bunun mümkün olduğunu kanıtlamıştır. Bu, partinin inşasının yeni bir temele oturtulmasında bir başyapıttır ve MKK ile ilgili başarılı tartışmalarla birlikte parti inşasının yeni bir temel üzerine oturtulması sürecinin tamamlandığını söyleyebiliriz.

Rote Fahne: Yeni temelli partileşme sürecine geçiş tam olarak ne anlama geliyor?
Stefan Engel: Yeni temel, partinin lider kadrolarının çalışmalarını tamamen sömürü ve baskıya karşı olan kurtuluş mücadelesine adamaları, bencillikten, küçük burjuva egoizminden ya da bireysel amaçlardan uzak durmaları anlamına geliyor. Bu diyalektik-materyalist bir düşünme ve çalışma biçimini benimseyerek, teori ve pratiği bir araya getirmeyi ve böylece hatalardan arınarak partiye tüm düşünme ve hareket etme süreçlerinde proleter bir karakter kazandırmayı içeriyor. Parti bunu sağlamak için özel yöntemler üzerinde çalışıyor: Hem parti içindeki hem de kitlelerdeki proleter ve küçük burjuva düşünme biçimleri arasındaki çelişkinin somut bir analizini yapma, kitlenin düşünme biçimi ve uluslararası Marksist-Leninist hareket ve işçi hareketlerinin taktik ve stratejileri, parti ve kitleler arasındaki çelişkileri gidermek için proleter tartışma kültürü oluşturulması gibi.

Partileşme sürecinde yeni bir temele geçilmesi ile tüm sorunlar çözülmüş olmuyor. Kapitalist toplumlardaki egemen burjuva ideolojisi, dolayısıyla küçük-burjuva düşünme biçimi partiye yeniden sirayet ederek tekrar tekrar yayılabilir. Yeni yapılanma iki yönlü mücadele ve küçük burjuva düşünme biçiminin ilerlemesi yasasını ortadan kaldırmaz. Ancak parti içindeki özdenetim mekanizması sayesinde, bu yasayla mücadele etmede, partinin proleter karakterini güçlendirme ve hatalardan arınmada çok kuvvetli bir yönteme sahibiz.

Rote Fahne: Görünüşe göre parti kongresinde pekçok yabancı konuk da vardı...
Stefan Engel: Dört farklı kıtadan enternasyonal Marksist-Leninist ve işçi sınıfı hareketine bağlı on delegasyonu kongremizde ağırlamak bizim için özel bir onurdu. MLDP, dünyanın farklı köşelerinden kongresini kutlayan 50 mesaj aldı. Bu, Hamburg Kongresi'nin enternasyonalist Marksist-Leninist harekette uyandırdığı heyecanın ifadesidir.

Konuklarımız sadece Kongre'nin izleyicileri olarak kalmadılar; görüşmelerde aktif ve kurucu bir rol üstlenerek, karşılıklı bir öğrenme süreci başlatarak Kongremizi müthiş zenginleştirdiler.

Bu durum, parti kongresinin özel bir proleter enternasyonalist karakter kazanmasını sağlayarak bize büyük heyecan ve coşku kattı. Karşılıklı anlayış ve güven duygusunun güçlenmesi enternasyonal Marksist-Leninist hareketin güçlenmesine ve devrimci örgütlerin mücadelelerinin koordine edilmesine olumlu katkıda bulunacaktır.

Aynı zamanda, dünyanın farklı köşelerinden 27 örgüt, devrimci parti ve örgütlerin parti inşası ve sınıf mücadelelerinin koordinasyonu girişimine dahil oldular (ICOR). Burada pratik bir işbirliği projesinin eşit şartlarda geliştiğini görüyoruz.

Devrimci sınıf mücadelesinin farklı aşamalarında bulunan, farklı stratejik görevlere sahip farklı partilerin bir araya gelmesiyle oluşacak tamamen farklılaşmış bir enternasyonal koordinasyon sistemine ihtiyacımız var.

Enternasyonal çalışma, parti ve yeni Merkez Komitesi'nin mücadelesinde bundan böyle daha öncelikli bir yere sahip olacak.

Bu aynı zamanda teorik yayın organımız Revolutionärer Weg 32-34'te daha geniş bir yer tutacak. Enternasyonal devrim için strateji ve taktikler burjuva ve küçük burjuva yazınından elde edilemez. Bu strateji ve taktikler ancak enternasyonal Marksist-Leninist partileşme deneyimlerinin ve sınıf mücadelelerinin ayrıntılı çalışmasının ve teorik özümsenmesinin yapılmasıyla belirlenebilir.

Rote Fahne: Önceki Parti Başkanı'nın tekrar seçilmesini kutlayabilir miyiz?
Stefan Engel: Merkezi birimlerin seçimleri, 8. Parti Kongremizin önemli bir konusudur. Çok kısa bir süre önce Bölge birimlerimizin seçimlerini yapmış olmamıza rağmen, partinin merkezi birimlerinde nitelikli kadro oluşturmak için tarihimizde bundan önce hiçbir zaman bu kadar fazla sayıda aday olduğu görülmemiştir. Temsilciler kararlarını vermekte bu yüzden zorlandılar. Bunun sonucunda delegeler, liderlikte Merkezi Komite’nin devamlılığıyla partinin faaliyetlerini en çok ilerletenleri temsilen yeni yoldaşları birleştirdi. Önceki Merkezi Komite’nin önde gelen yoldaşları ezici bir çoğunlukla seçildi ki, bu onlara duyulan güveni göstermiştir. Benim yeniden seçilmeme de bununla bağlantılı olarak bakabiliriz. Kapalı oylamayla yapılan seçimden benim oybirliğiyle yeniden seçilmem, özellikle büyük bir onayın, güçlü bir uyumun ve bir de benim ve önceki komitenin liderliğimdeki partinin dayanışmasının bir göstergesidir. Ve bütün bunlar istihbarat teşkilatı vb.lerin internet üzerinden Merkezi Komite’nin önde gelen yoldaşlarına karşı yapılan yakışıksız ve iftiracı kampanyalara rağmen gerçekleşti. Bu seçimin tamamı, Merkezi Komite ile taban arasındaki müthiş birliği gösterdi.

Önümüzdeki yıllarda partiyi temsil edip yönetecek güçlü bir kolektif seçildi. 8. Parti Kongremizin seçimlerinde, ben parti başkanı ve Monika Gärtner-Engel parti başkan yardımcısı olarak seçilmiştir. Her iki seçim de kapalı oylamayla yapılmış ve oybirliğiyle yürütülmüştür. Buradan da Parti ve Genel Komite’ye, Merkezi Komitemize, gelecekteki hedeflerimizi gerçekleştirebilmemiz yönünde duydukları ve bizim için çok önemli olan güvenden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Burjuva partilerinin entrika ve kötü niyetlerine sadece bir göz atmak, MLPD ile aralarındaki temel farkı anlamak için yeterlidir.

Parti Kongresi, uluslararası Marksist-Leninist ve işçi sınıfı hareketleriyle işbirliğini ve devrimcileşmeyi ve teorik konulara özel bir önem vermemiz konusunda Merkez Komite'nin dikkatini çekti. Bu görevler, Parti Kongresi oluşumu sırasında yeni liderlik yapısını oluştururken alınmıştı. Merkez Komite'nin önümüzdeki aylardaki en önemli görevi, MK’nın liderlik faaliyetlerini yeni partinin orta düzeylerine nüfuz eden kendi bilimsel örgütünü kurmak olacaktır. Bu işbirliği, yeni gerçek sosyalizm mücadelesindeki ilk hayati sınavından geçmek zorundadır.

Rote Fahne: “Rote Fahne” Ağustos ayının sonunda Gelsenkirchen’de düzenlenen 3. Uluslararası Madenciler Semineri üzerine kapsamlı bir rapor hazırlamıştı. Seminerleri 8. Parti Kongreniz çerçevesinde nasıl değerlendiriyorsunuz?
Stefan Engel: 3. Uluslararası Madenciler Semineri, partili olmayan (überparteilich) madencilerin “Miner for AUF” hareketince düzenlenmiştir ve çok başarılı olmuştur. Bütün diğer olumlulukların ötesinde, madencilerin gelecek buluşmalarını “madenciler semineri“ olarak değil “Uluslararası Madenciler Konferansı” olarak düzenleme tasarısının oybirliğince kabul edilmesi, bu başarının en büyük göstergesidir. Ülke sınırları içindeki sınıf militanı madencilerle devrimci Marksist-Leninist unsurlar arasında çok doğal, organik bir bütünleşme oluşacaktır.

Sadece seminerlere bile yediyüz kişinin katılması, zaten beklentilerin çok üstünde olmuştur. Başka programlara katılan ziyaretçileri de eklersek, bu rakam dokuzyüzleri, binleri buluyor. Birçoğu madencilerin hareketini desteklemeye geldiler. Farklı branşlardan gelen birçok kişi de oldu, çünkü onlar da maden sanayiinde ileri düzeyde olan sınırötesi koordinasyon ve devrimcileştirmeyi öğrenmek istediler.

Madencilerin belli başlı mücadelelerinin grevci liderleri ile işçi delegasyonunun da içinde olduğu 14 delegasyonun varlığıyla gerçek bir enternasyonalist karaktere sahipti. Madenci kentleri ve kasabalarında yapılan seminerler, halk içinde geniş ve kitlesel tartışmalarla yer edindi ve büyük sempati topladı. Öncekilerden çok daha geniş sayıda madenci, aileleriyle birlikte programın gerçekleşmesini çeşitli sebeplerle desteklediler ve madenciler arasında yeni örgütsel ilişkiler kuruldu.

IGBCE liderlerinden gelen reformistler, baltalayıcı tarzda davrandılar. Yurtdışındaki çeşitli sendikaları etkileyerek onların 3. Uluslararası Madenciler Semineri'ne delegasyon göndermelerini engellediler. Bireysel iptaller de bundan kaynaklanmaktadır. Bu da egemen güçlerin bu koordinasyonun ilk adımlarından bile nasıl korktuklarını gösterir. En önemlisi, zaten sosyal demokrasinin kriziyle patlama noktasına gelen sınıf işbirliği siyasetlerinin temelinin sarsılmasını engellemek istediler. Fakat son derece tipik olarak, şeytanın kutsal sudan kaçındığı gibi yine açıkça tartışmaktan kaçınarak amaçlara entrika ve iftiralarla ulaşmaya çalıştılar.

Bu etkileyici miting ve olaylar zincirinde, kitlelerin hayata bakışları, siyasal geçmişleri ve kültürel ilgileri dikkate alınmıştır.

Desteklenen programın dışında düzenlenen resepsiyonlar, farklı müzelere ve konut bölgelerine ziyaretler, muhteşem madenciler tiyatrosu olmasaydı Uluslararası Madenciler Semineri herhalde bu kadar çekicilik yaratamazdı.

Bu aynı zamanda parti inşası ile bağımsız kitle örgütleri arasındaki ilişkiyi anlatan bir deneyimdir; mesela madenciler arasından Solidarity International’a (Uluslararası Dayanışma) üyelik için aday gönderildi. Dahası, Solidarity International da seminerlere inanılmaz bir destek vermiştir. Ayrıca militan kadın hareketi ile proleter sınıf mücadelesi arasındaki bağın önemi de son derece açık bir şekilde görülmüştür. Bunu takiben madencilikle ilgili 53 kadının yer aldığı bir toplantı yapıldı ve müzarekelere Uluslararası Kadın Konseyi’nde (Women's Political Counsel) devam edilmesi üzerinde anlaşıldı.

Rote Fahne: Uluslararası harekette altı çizilmesi gereken bir konu da, Ekim başında Düsseldorf’ta toplanacak olan Uluslararası Kadın Konseyi. Siz 8. Parti Kongrenizde kadın meselesine ne kadar öncelik verdiniz?
Stefan Engel: 8. Parti Kongresi, bir önceki Parti Kongresi’nin açık talimatı üzerine kadın çalışmalarındaki durağanlığı ve kadın üyeliklerin yüzdesinin düşmesine bir çare bulmak ve bir denge kurmak zorundaydı. Şüphesiz bu şu anda başarıyla tamamlandı: Yüzde 43 kadın üyesiyle MLPD bir kez daha Almanya’da birinci parti olarak gösterildi. MLPD, gerek Almanya'da ve gerekse uluslararası alanda militan kadın hareketini ilerletmek için çalıştığı gibi, kadınları partide de ilerletmek için durmaksızın çalışıyor. Örgütlü bir çalışma içinde gerçek anlamda kitlesel bir kadın hareketi yaratmadaki eksiklikler eleştirel bir şekilde irdelendi. Gerçekten de siyasal ve ekonomik gelişmeler, kadın kitlelerinin ikili bir sömürü ve zulme maruz kalmalarına sebep oldu! Sözde “tipik olmayan” -küçük iş, ajans işleri, saat ücretli işler, 20 saati geçmeyen yarı zamanlı işler ve düşük ücretli işler- işlerde çalışanların yüzden 71'i kadın! Sınır tanımayan cinsel ayrımcılık, şimdi de genç kadın ve kızların özgüvenine saldırıyor. 3-5 Ekim arası Düsseldorf’ta toplanacak olan Uluslararası Kadın Konseyi ve Venezüella’da 2011'de yapılması beklenen ve hazırlık aşamasında olan Dünya Kadın Konferansı, gerçek kitlesel bir kadın hareketi geliştirmek için muhteşem platformlardır. Bu düşünceler tam da doğru zamanda, kadın hareketlerinin ilk defa uluslararası proleter ve militan kitlesel hareketlerce bu kadar önemsendiği ve gerekli olduğu bir zamanda ortaya çıkıyor. Yoksulluk içinde yaşayan kitlelerin büyümesi, emperyalist ülkelerde burjuva aile sisteminin krize girmesine ve gerçekten de ailenin yok olmasına yol açmaktadır. Kadın hareketine bu kadar muhtaç olan böyle bir durumda, uluslarası kadın hareketleri içinde birçok sivil toplum örgütüyle ilişkili küçük-burjuva-feministleri kendilerini açıkça emperyalizmin uşağı olarak gösterdiler ve kendilerini BM, Dünya Bankası ve IMF ile lobiler kurarak bitirdiler. İşte böylesi bir durumda, Dünya Kadın Konferansı kadın örgütlenmesini dünyada başarılı bir yere getirecektir.

Marksist-Leninist eğitimin ayrıcı bir özelliği de militan kitlesel kadın hareketine kendi ülkelerinde katkıda bulunmak, yani dünya çapında kadınların özgürleşmesini uluslararası sosyalist devrimin bir parçası olarak görecek bir liderliği kavramaktır. 8. Dünya Kadın Konseyi’nin hazırlıklarının son aşamasında MLPD, bu konseyin başarılı olması ve güçlenmiş militan kadın hareketi sonucuna ulaşılması için enerjik bir şekilde kendini ortaya koymuştur.

Rote Fahne: MLPD şu anda neler üzerinde çalışıyor?
Stefan Engel: İlk olarak şu an bütün parti, Hamburg Parti Kongresi’nin sonuçlarını irdelemekte ve bu sonuçları sistematik ve yapıcı olarak eyleme dönüştürmektedir. Önemli olan sonuçlar üzerinde yoğunlaşmak ve onların tartışılmasıdır. Esas tehlike ise, 8. Parti Kongresi ve onun çözümlemelerini hafife almaktır.

Yedi bölgesel organizasyon düzenleyeceğiz; bunu Ekim sonu Kasım başında,“Kasım Devrimi'nin 90. yılı ve MLPD’nin Hamburg Parti Kongresi” Eyalet parti bölümümüzde, Parti Kongremizin sonuçlarına dayanarak yapacağız. 1918'deki Kasım Devrimi başarısız oldu; çünkü savaş tecrübesi olan, kitleleri birbirine bağlayan, bilimsel strateji ve taktiklerle donanmış devrimci bir parti mevcut değildi. Bu da sosyal demokratların gerici liderlerinin proletarya devrimine ihanet etmelerini, onları burjuva ulusal parlamentolara yönlendirip orada da yenmelerini kolaylaştırdı. Kasım Devrimi’nin başarısızlığı Ekim Devrimi ile başlayan enternasyonal devrim sürecini durdurdu. İşçi hareketi, Kasım Devrimi’nin deneyimlerini çalışmalı ve sonuçlar çıkarmalıdır. Bu parti inşası sırasında MLPD için başından beri cesaretlendirici olmuştur.

Gerekli olan içsel şartları oluşturduktan sonra, bütün dikkatimizi kitlelerin partisini geliştirmeye vereceğiz. Bu da genel olarak bütün ideolojik-siyasi güçlü bir parti, yani örgütsel olarak güçlü bir parti ile kitlelerin bağımsız güçlü örgütleri arasındaki ilişkilerin sonucu olacaktır.

Kasım ve Aralık aylarında parti çalışmalarındaki ana odağımız küresel iklim felaketlerine karşı aktif direniş gruplarına yardım olacaktır. Küresel çevre felaketlerinin dönüşümünün dramatik sonuçları iyice belirginleşti. Karayipler’deki kasırgayla Hindistan’daki felaketler sonucu milyonlarca insanın hayatı mahvoldu. Merkel Hükümeti uluslarası düzeyde iklim ve çevre korumasının öncüsüymüş gibi bir görüntü veriyor. “Çevre koruması” adı altında, Alman emperyalizminin çıkarları gittikçe güçlendi. Bu çevre koruması değildir, emperyalist ekolojizmdir! İnsan için çevreyi açgözlü kar amaçlarından kurtarmak bir ölüm kalım mücadelesidir. Böylesi bir zamanda ekoloji ile ilgili siyasal çalışmalarımızı hızlandırıp, çevre siyaseti ile ilgili olan duruşumuzu kitleselleştirip 8 Aralık'taki Dünya İklim Günü'ne (Climate Action Day) katılan farklı katılımcılarla ittifaklar yapacağız. Bu mücadelenin eşgüdümünü sağlamlaştırmak için uluslararası bağlantılarımızı güçlendireceğiz.

Yeşillerin öncülüğünde yürütülen önceki çevre hareketlerinin başarısızlığından çıkarılacak en önemli ders, Yeşiller'in işçi hareketine karşı yaydığı düşmanlık ve antikomünist söylemlerin mücadeleyi çıkmaza soktuğudur. İşçiler bu hareketin başı olmak zorundadırlar ve olacaklardır; onlar üretim güçlerinin en gelişmiş taşıyıcısıdır ve çevre sorunlarını çözmek için olasılıklar sunabilirler.

Çevre sorunları ile ilgili yeni parti grupları kuracağız. Çevre meselesi kitlesel mücadelenin ayrılmaz bir parçası ve işçilerin hayati bir talebidir, bu yüzden de MLPD örgütlenmesinin hem çevre hem de fabrika ve sendika mücadelelerinin ana cephelerinde verilen mücadelenin öncü konularından biridir.

Haziran 2009'da “Geri Dönüşüm için Vatandaş Hareketi” öncülüğünde yapılacak olan Çevre Konseyi'ne (Environmental Counsel) çok önem veriyoruz. Militan çevre hareketinin gelişmesi için itici kuvvetler bulacağımızı umduğumuz bu hareketi elimizden geldiğince destekleyeceğiz. Militan çevre hareketi gerekli işlevselliği kazanabilmek için acil örgütlenmelere ihtiyaç duymaktadır.

Aralık ayının ortasında, MLDP’nin her açıdan güçlenmesine odaklanacak ve parti adaylığı haftasına geçeceğiz. Avrupa’da sosyalizm için özellikle gençlik arasında bir seferberlik yaratıp 11 Ocak’ta Berlin’de Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg’un katledilmesi anısına tören düzenmesi gibi etkinliklerde bulunacağız. Yeni yılın başlangıcında, MLPD’nin genel üyelik ve yerel ve bölgesel delege konferanslarını düzenleyecek ve burada 2009'daki gerçek sosyalizm için yeni taktiksel mücadele için yaptığımız çalışmaları parti kongresinin sonuçları ışığında değerlendireceğiz.

2009 baharından yaz başlangıcına kadar proleter düşünce tarzı hayat okulları ve Marksist-Leninist gençlik teşkilatı ile de bağlantılı Whitsun Gençlik Festivali’ne hazırlanacağız. Uluslararası Whitsun Gençlik Festivali 2009’u takiben, ülke bazında örgütlü gençlik ve çocuk hareketlerini oluşturacak itici kuvvetleri bulacağımızı umuyorum.

2009 yazı itibariyle, genel seçimlere katılımımıza da bağlı olarak gerçek sosyalizm için mücadele konusunu ön plana alacağız. Eylül ayında seçimlere her taraftan hazırlanarak, dört haftalık geniş bir seçim kampanyası yürüteceğiz.

İyi şanslar ve röportaj için teşekkür ederim!

Belge İşlemleri