19 Eylül 2008: MLPD Hamburg’ta başarılı bir parti kongresi yaptı!
Röportajda,
Kongrenin süreç olarak nasıl örgütlendiğine, çıkan örgütsel
kararların hangi ihtiyaçların ürünü olduğuna, MLPD’nin
önümüzdeki süreçte nasıl bir siyasal-taktiksel hat izleyeceğine
ve bunun hangi temellere dayandırıldığına değinilerek kapsamlı
bir kongre tanıtımı yapılıyor. İngilizce çevirisi “Red Flag”
dergisinde de yer alan röportaja, kapsam ve içeriğinin özgünlüğü
nedeniyle dergimizde de yer vermeyi uygun gördük.
Rote
Fahne: Duyduğumuza göre MLDP 8. Kongresi'ni tamamlamış. Bize
kısaca kongrenin önemli karar ve sonuçlarından bahseder
misiniz?
Stefan
Engel: Geriye dönüp baktığımızda
süreci 8. Parti Kongremize kadar getiren merkez komitemizin önderlik
ettiği dönem, partimizin kurulduğu tarihten beri süregelen merkez
komiteleri içerisindeki en başarılı önderlik dönemi olarak
hatırlanabilir. Daha önceleri toplumla aramızdaki tecriti kırmakta
hiç bu kadar yol katetmemiş ve bütün bir toplum için önemli bir
güç olabilecek kadar olgunlaşamamıştık. Bu başarının
etraflıca irdelenmesi, gelecek için sonuçlar çıkarmak açısından
önemlidir.
Siyaseten uluslararası üretimin genel durumuna
dair bir geçiş süreci yaşıyoruz. Bu geçiş süreci sınıf
bilincinin gelişimine yansıyan karmaşık siyasal ve ekonomik
koşullar yaratmaktadır. Sola doğru genel bir eğilimin 2003
yılından itibaren geniş kitlelerce, özellikle de sanayi
proletaryasının çekirdeğince benimsenmesi sınıf bilinci
açısından en önemli durumdur. Parti kongremiz sola doğru bu
genel eğilimi ele almış, bu eğilim içinde MLPD'nin misyonunu
çözümlemiş ve geleceğe ilişkin tutumunu açıklamıştır.
8.
Parti Kongresi tabii ki MLPD tarihinde olağanüstü bir önem taşır.
Çünkü parti 13 yıl sonra, yeniden inşa edildiği temellere
geçebilmiş, yani proleter düşünce tarzına dayanan çalışmayı
tamamlayabilmiştir. Partinin olgunluğunu, artan mücadele gücünü
ve kitleleri çekme kapasitesini göstermiştir. Üye sayımızdaki
belirgin artış da bunun kanıtıdır.
Parti Kongresi'nin
ayrıntılı hazırlıkları, altı yeni eyalet örgütlenmesinin
kuruluşunu da içermektedir. Esasen parti içinde yürütülen
tartışmalardan sonra, yeni örgütlenme anlayışı ve kararlarının
pratikte uygulanması konusunda isteklilik yaratılmıştır.
Rote
Fahne: MLPD sola doğru olan bu eğilimden yararlanacak mı?
Stefan
Engel: Evet, elbette yararlanacak;
çünkü bütün bunlar bugün sosyalist bir alternatifin oluşması
için büyüyen bir açıklığı göstermektedir. Bugün tabii ki
yine insanlar toplumsal “pazar ekonomisi”, “sosyal devlet” ve
“toplumsal uyum” yerine kapitalizmi, onun kar amacı güttüğünü,
sömürüyü vb. konuşuyorlar. Sola doğru olan eğilim,
kapitalizmden sosyalizme geçen nesnel tarihsel gelişim sürecinin
bir yansımasıdır. Bu kendisini uluslararası üretimin yeniden
örgütlenmesinde gösterir. Ûretimin bu yeniden örgûtlenişinin,
emperyalizmin gelişimindeki gerçeklerin, sınıf çelişkilerinin
göze çarpar şekilde ortaya çıkmasında ve kitlelerin giderek
artan toplumsal alternatif arayışında bûyûk etkisi
vardır.
Bununla birlikte, sola doğru eğilimi genelde
proleter tarzı düşünce biçiminin bir göstergesi olarak
algılamak bir yanılsama olur. Sola doğru eğilim sınıf
bilincinin gelişmesinde yeni bir nitel aşamadır: Kitlelerin
burjuva partilerinden, burjuva parlamentarizminden ve kurumlarından
yıllardır gözlenebilen kopuşu, kapitalizme ve insanlıkdışı
kar güdüsüne tamamen karşı oluşu şimdi kesin bir yön
kazanmıştır. Öte yandan, kitleler on yıllardır geliştirilen
burjuva-reformist ve küçük-burjuva-revizyonist akımlara da
kapılmamışlardır. Yani, örneğin, sola doğru eğilim, bugün
sıkça, yeni bir toplumsal alternatifi parlamenter ya da başka
türlü çözümlerle, ama yine kapitalist sistem içinde
aramaktadır. Bu yüzden şu anda oluşan sola doğru eğilim
sosyalist bilinç değildir, ama sosyalist türde bir bilince geçişe
işaret eder, ki bu geçiş kendiliğinden olmaz.
8. Parti
Kongremize katılan misafirlerimiz bize sola doğru olan eğilimi ve
bu eğilimin uluslararası bir olgu olduğunu somut bir şekilde
anlatmışlardır. Örneğin Nepal, Venezüella, Ekvador ve Bolivya
gibi ülkelerde gerici hükümetler ilerici antiemperyalist
hükümetlerin seçilmesiyle devrilmiştir. Fakat ilerici hükümetlere
sahip olmak kesinlikle iktidarın sahibi olmak demek değildir!
Antiemperyalist hükümetler, bir yandan devrimci antiemperyalist
kitle hareketlerinin alanlarını geliştirirken, öte yandan
sol-reformist ve neo-revizyonist bir temele sahiptirler. Yani bu
hükümetler, sistemin içinde hareket ediyorlar, sistemin reformlar
yoluyla devrileceğine dair yanılsamaları ortaya atıyorlar.
Böylece, isteseler de istemeseler de, nesnel olarak, kapitalist ve
emperyalist sömürü ilişkilerinin düzeltilmesiyle ilgili
yanılsamaları güçlendiriyorlar. Bir zamanlar Latin Amerika’da
gelişimin sol yönünde olmasına karşı çok daha karşıdevrimci
ve düşmanca bir baskı vardı. Şili’deki kanlı 1973 katliamının
derslerini hatırlamak özellikle önemlidir: Sosyalizm için burjuva
devlet aygıtını ezmekten ve proletaryanın diktatörlüğünü
kurmaktan başka yol yoktur! Bu yüzden bizim çıkardığımız en
önemli sonuç, gelecekte gerçek sosyalizmi kurmak için yeni
mücadele taktikleri üzerinde çalışmaktır!
Rote
Fahne: Bunu nasıl yapacağız?
Stefan
Engel: 2009 seçim yılını gerçek
sosyalizm için mücadele yılı olarak kullanacağız. MLPD’nin
2009'daki eyalet seçimlerine katılma nedeni budur. Eylül'de bütün
eyaletlerdeki bölge adaylarımız belirlenmiş olacaktır. Bunu da
MLDP/ Açık Liste şeklinde, yani listemizi açık tutarak ve yine
militan muhalif halk tabanından olup, herhangi bir partiyle ilişkisi
olmayanların seçimi üzerinden yürüteceğiz.
Bu çalışmanın
ana çekirdeği, gerçek sosyalizm için oluşturulacak mücadeledir.
Kitleler “gerçek sosyalizm”den ne anladığımıza ilişkin
olarak olumlu ve somut fikirlere sahip olmalıdır. Eski komünist
harekete ve revizyonist yozlaşmaya karşı eleştirilerimizi ve
MLPD’nin çıkardığı sonuçları -kabaca da olsa- kavramalıdır.
Bu eleştiriler, Lafontaine ve onun Sol Partisi’nin sol-reformcu
stratejisinin uygulanabilir olmamasını da içerir.
Bu
ideolojik mücadele kitlelerin uğruna mücadele ettikleri en önemli
ekonomik ve siyasal talepleri birleştirmiş ve geliştirmiş; birçok
farklı örgütlenme biçimini teşvik etmiştir. Taktiksel düzeyde
Sol Parti ile hatırı sayılır ortak görüşlerimiz vardır ki
bunları biliyor ve değerlendiriyoruz. Mesela, “Hartz IV'ün
yürürlükten kaldırılması”, “Alman ordularının
Afganistan’dan derhal çekilmesi” vb. taleplerini düşünüyorum.
Ayrıca, seçim zamanı kitlelerin belirli siyasal taleplerini de
kullanarak MLPD’nin içinde bulunduğu görece tecriti kırmayı da
düşünüyoruz. Bu yüzden kamuoyunda sistematik olarak görünmeliyiz
ve görmezden gelinemeyecek toplumsal tartışmalarda artık etkin ve
yaygın bir şekilde yer almalıyız. Bugün medyanın yaygın bir
şekilde MLPD’yi karartmaya çalıştığı gözönüne
alındığında, sorun sistematik kitle çalışması sorunudur ve bu
MLPD’nin elindeki en belirleyici kozdur.
Son genel seçimler
sırasında parti inşası faaliyetinde bizim odak noktamız, parti
faaliyetinin yeni kentlere ve bölgelere ulaşmasıydı. O zaman
bunda çok başarılı olmuştuk. Şimdi ise odak noktamız parti
çalışmalarımızı en önemli ekonomik ve siyasal merkezlerde
güçlendirmek olacaktır. Bize yeni üyeler kazandıracak, yeni
üyelerimizin daha fazla sorumluluk alabilecekleri ve yeni görevler
için aktivistler yetiştirme programları üretebilecek yöntemlere
daha fazla yükleneceğiz. 7. ve 8. Parti Kongrelerimiz arasında
saflarımıza yüzde 60 oranında yeni üye kazanarak kitleler
açısından büyük bir ilgi odağı olabilirdik. Fakat yeni
üyelerimizin bir kısmını yine kaybettik. Bizim etkimiz dışında
gelişen birtakım faktörleri saymazsak, bunun nedeni, yeni
üyelerimize ve onların eğitimine yeterince önem
vermememizdir.
Eylül ayından itibaren seçimlerde mücadele
edeceğimizi belirtmeye, destek için gereken imzaları toplamaya,
vb. başlayacağız. Bu genelde günlük çalışmalarımız içinde,
sınıf mücadelesi ve parti inşası ile ilgili çeşitli hedefleri
birleştirerek teşkilatımızca yapılacak. Biz yine seçmen eylem
grupları oluşturacağız; fakat bunu ilk olarak belirli bölgesel
merkezlerde yapacağız. Asıl kampanya Ekim 2009'da başlayacak ve
sokaklarda yapılacak seçim kampanyası mücadeleleriyle
gerçekleşecek.
Seçim kampanyaları ve onun parti inşasına
ilişkin olarak doğuracağı sonuçlar, MLPD’nin, sola doğru olan
eğilimin devrimci ve sosyalist bir yönde ilerlemesini ne kadar
güçlendirebileceğini gösteren bir sınav olacak.
Rote
Fahne: SPD (Sosyal Demokrat Parti) krizi aşacak mı?
Stefan
Engel: SPD’nin son aylardaki keskin
düşüşü birçok kimse tarafından olağandışı karşılandı.
Forsa kamuoyu yoklamasına göre sadece yüzde 20'lik bir destek
görülürken, Saarland eyaletinde Sol Parti’nin bile gerisinde
kaldı.
Bana göre Kurt Beck’in 5 yıl gibi kısa bir sürede
SPD’nin 4. başkanı olarak başarısızlığa uğraması
şaşırıtıcı değildir. Bir taraftan SPD’nin toplumsal imajını
temizlemeye çalışırken, bu bağlamda da Ajanda 2010'la ilgili
birtakım küçük “düzeltmeler” yaptı -aynı zamanda Ajanda
2010'un halk karşıtı çekirdeğini de muhafaza etmeye çalıştı.
2007'nin sonundan itibaren SPD açık bir krizden yara aldı, ki bu
da Beck’in ani değişimine yol açtı. Sosyal demokrasinin bu
krizinin öncelikli sebebi, SPD’nin yanlış kişilerce yönetilmesi
değildir, halk düşmanı siyasetidir, ki bu siyaset işçilere
toplumsal bir siyaset olarak artık sunulamaz. Bu siyasette
değişiklik yapılmadığı sürece, SPD’nin bu krizden kurtulması
mümkün değildir.
Ajanda 2010'un mimarı olan Dışişleri
Bakanı Steinmeier, başbakanlık seçimine aday olarak gösteriliyor
ve bu programın en önde gelen yöneticisi olan Muentefering yine
partinin üst kademesine getirildi. Bu da SPD’nin Schroeder’le
başlamış olan halk düşmanı Ajanda'sına bağlılığını
gösteriyor. İlginçtir ki, bu politikayı en fazla onaylayanlar
işveren örgütleridir.
SPD’nin krizi, burjuva demokrasisi
çerçevesi içinde tekelci diktatörlüğün güçlerini
korumalarını sağladığı için temel bir sorun teşkil eder.
Sosyal demokrasinin ana hedefi işçi sınıfını kapitalizme
bağlamaktır. Önünde sonunda, SPD’nin bu “yeni” gidişatı,
yani işçi sınıfını sosyal demokrasiden koparma çabası sürüp
gidecektir.
Rote
Fahne: MLPD’nin Sol Parti’ye karşı tutumu nedir?
Stefan
Engel: Parlamenter düzeyde, Sol
Parti şüphesiz ki sola doğru eğilimin günümüzdeki kazanımıdır.
SPD’nin açık krizinden faydalanmış ve çeşitli kamuoyu
yoklamalarına göre yüzde 15 kadar da bir destek almıştır. Bu
2005'deki genel seçimlerle karşılaştırıldığında neredeyse
iki kat bir artış demektir. Mayıs 2008'deki Cottbus Parti
Kongresi'nde, Oskar Lafontaine partinin stratejik pozisyonunu
“demokrasiyi kurtarmak” ve “finansal piyasaların gücüyle
gittikçe daha hızlı dönen kapitalizmin dönen tekerini durdurmak”
olarak tanımlamıştır. Bu onun kapitalizmi yok etmek istemediği
ama sadece “tekerini durdurmak” istediği anlamına gelir ki, bu
kadar gayretle dönemesin. Fakat olumlu seçim sonuçları Sol
Parti’nin önde gelen temsilcilerini zafer sarhoşu etmiştir ve
bazıları parlamento ve hükümet yolundaki koltuklara dayanamamaya
başlamışlardır. Bu yüzden de parti bildirgeleri gittikçe daha
belirgin bir şekilde hükümet işlerinde tekelci diktatörlükleri
ele geçirmeye çalışan SPD’ninki gibi sol sesler altında
Yeşilleri yeniden canlandıran türden açıklamalarla imlenmeye
başlamıştır. Aynı zamanda, bu sözde “stratejik-seçenek”
Sol Parti stratejistlerinin antikomünizmi sol bir ruhla yeniden
oluşturma eğilimini güçlendirir yönde olmuştur. Bu onların
kendilerini şirin göstermek için ödedikleri bedeldir -buradaki
"şirin göstermek", hükümet etmeye yeterlilik anlamında
kullanılmıştır.
Fakat, SPD’nin çoğunluk sağlamasına
yardım eden yoğun yönlendirmeler, özellikle de Sol Parti’ye oy
verenlerin SPD’ye alternatif bir sol parti istedikleri, yani SPD’ye
yardım eden ve onu soldan destekleyen bir parti istemedikleri
faktörü de ön planda tutulunca Sol Parti içinde çelişkili
tutumların oluşmasına neden olmuştur. Birçok yerde parti
içindeki bu karşıtlıklar baş gösteriyor, parlamenter gruplar
ayrılıyorlar, çekişmeler ve çatışmalar artıyor. Biz bu
gelişimleri de endişeyle takip ediyoruz, çünkü sola doğru olan
eğilim kendini adamış insanların istifalarından etkilenebilir.
Bu şartlar altında işlevsel bir ittifak örgütlemek zor.
Parti
kongremizde sola doğru eğilim olgusu sınıf bilincinin
gelişiminde, yani bir karara doğru ilerlemede geçişsel bir
fenomen olarak değerlendirilmiştir. Bunun tarihsel paralellikleri
de vardır, 1920lerde 1. Dünya Savaşı’nda ortaya çıkan ve
yıkılan USPD (Bağımsız Alman Sosyal Demokrat Partisi). Bu
partide Edward Bernstein’dan, Karl Kautsky’den, Ernest
Thaelmann’e kadar SPD’ye yapılan eleştiriler bir araya geldi.
1920’lerin başındaki seçimlerde yüzde 17 oy ve 84 koltuk
kazanılmıştı ki bunlar bir sonraki seçimde kaybedildi.
Bugün
kitleler kök salmış küçük-burjuva-reformist ve
küçük-burjuva-parlamenter düşünce sistemlerine
yakalanabilirler. Sol Parti üyeleri ve taraftarlarıyla, kitlesel
işsizlik, emperyalist savaşlar, neo-faşizm, kadınların
özgürleşmesi ve sol-reformist ve neo-revizyonist teorilere karşı
mücadelede sosyalizm için bir birliktelik sağlamak için elimizden
geleni yapacağız.
Rote
Fahne: MLPD, eyalet orgutlerinin yeniden organizasyonu ve eyaletlerle
ilgili hususlarda 8. Parti Kongresi'nde birçok misyon yüklenmiştir.
Bunun sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Stefan
Engel: 8. Parti Kongremiz yedi eyalet
örgütünün yeniden organizasyonunu kısmen tamamlamış ve yeni
bölgesel birimler sunmuştur. Bu bizim kendi örgütlenme
sistemimizin içsel dönüşümüyle birleştirilmiştir ki bu
dönüşüm sınıf mücadelesinin önümüzdeki görevlerinin
benimsenmesiyle ilgilidir. Bunun için çok çaba harcadık. Fakat,
başka çare yoktu. MLPD’nin çalışmaları çok daha değişik
alanlarda ve karmaşık bir hale geliyor. Yeni hedeflerimiz var fakat
kitleler yoldaşlarımızdan daha fazlasını bekliyorlar. Mesela,
çevre konusunda ya da teşkilatımızın uluslararası alanda
yapması gerekenler yoğunlaştı. Gençlik içinde ve uluslararası
dev tekellere ait fabrikalardaki nicel ve nitel etkimiz arttı.
Belediye seçimleri için çalışma yürüttük. Bu Marksist
Leninist teşkilatın 400'den fazla kent ve bölgedeki sistematik
örgütlenmesinin sadece Merkez Komiteleri tarafından idare edilmesi
imkansızdı. Teorik ve pratik sebeplerden ötürü Merkez
Komitelerin uluslararası devrime hazırlanmalarına da gittikçe
daha fazla önem verdik.
Almanya federal bir devlettir ve bu
yüzden liderlik organlarının ve eyalet örgütlerinin, işlerimizi
doğrudan yönetebilecekleri bölgesel merkezlerin stratejik önemi
büyüktür.
Eyalet birliklerinin bu yeni model içindeki
esas rolü, farklılaştırılmış yönlendirme ve örgütün
temelinin denetimidir. Yeni oluşturulan yedi eyalet örgütü işe
ileri seviyeden başladılar. Mesela, biz insanlara yeni hedefler
sunmadan önce onları yetiştirmeyi kendi sorumluluğumuz olarak
benimsedik. Bu amaçla üç diyalektik konu üzerinde özellikle
durduk: “Eyalet birliklerinin proleter düşünceye göre liderlik
vasıflarını öğrenmeleri.” Yüzlerce yoldaşımız buna katıldı
ve şu an yeni sorumluluklar aldılar. Eyalet birimlerine tamamen
demokratik seçimlerle seçilecek birçok adayımız var. 2006
baharından beri yüzde 50'den fazla yoldaşımız yeni görevler
aldılar! Gelecek yıllarda, orta düzeydeki üyelerimiz için ve
onları Merkez Komite ile birleştirmek için yeni bir sistem
sunacağız. Bu sistemin amacı Marksist-Leninist gençliği yaşam
okullarında ön cepheye almak, eyalet düzeyinde birimler üreten
yeni siyasal örgütlenmeleri proleter düşünme tarzıyla
oluşturmaktır.
Rote
Fahne: Gençlik üzerine ve gençlik sorunlarının çözümüne dair
parti kongrenizde neler konuştunuz?
Stefan
Engel: 8. Parti Kongremiz
Marksist-Leninist gençlik faaliyetlerinde bir değişim olduğunu
dile getirmiştir. Bunun en önemli başarısı çocuklarımızın
örgütü, the Red Foxes (Kızıl Tilkiler), son derece canlı bir
ulusal örgüt haline gelmiştir ve bunu kendi liderlikleriyle
başarmışlardır. Şu ana kadar 350'den fazla yoldaşımız
Marksist-Leninist gençliğin yürüttüğü diyalektik seminerlerine
katılmışlardır. Bu olumlu gelişimin temeli budur, fakat bu aynı
zamanda açık bir sorunu da derinleştirmiştir. Parti Kongresi,
eleştiri-özeleştiri kampanyalarını gençlikle ilgili sorunların
çözümlenmesi açısından elzem görmüştür. Partide kontrol
edilemeyen bir büyüme görülmüştür ve tabii otoriteye ve
burjuva toplumsal eğitimine karşı oluşumların da etkisiyle,
siyasal çizgimizi gençliği temel alacağımız bir noktaya
çekmiştir. Son yıllarda kendini her yerde birçok kez gösteren
iyi başlangıçlar ve mükemmel niyetler, şüphesiz kalıcı
değişimler için yeterli değildir. Partinin iç dönüşümünün,
gençlik örgütleri olan Rebell (İsyan) ve Red Foxes (Kızıl
Tilkiler) de dahil, topyekun bir dönüşüm sürecine girmesi
zorunludur.
Burada gördüğümüz basit bir içsel parti
meselesi değildir. Gençlik meselesi toplumun temel sorunudur.
Emperyalizmin yıkıcı gücü gençleri hedef almaktadır: Yoksul
çocuklar, amaçsızlık, iğrenç gençlik kültürleri, gençliği
hatta çocukları savaşa göndermeler ya da ADHD (dikkat eksikliği
hiperaktivite bozuklukları) gibi yıkıcı hastalıklarla
boğuşturma. Aynı zamanda, gençlik en muazzam şekliyle alternatif
bir sosyalizm arayışı içindedir. Toplumun bu sorununa böyle bir
yaklaşım, geleceğe dair ve sınıf mücadelesinin stratejik
sorunlarına dair önermeler içeriyor. Bu yüzden gençliğin içsel
dönüşümü partinin tamamının geleceğe dair dönüşümünün
temelini oluşturuyor!
Marksist-Leninist gençlik, gençlik
kitleleri arasındaki proleter düşünce tarzında bir hayat
okulunun önemini anlamalı ve gençlere öncelikli olarak örgütlenme
düşmanlığı yayan küçük-burjuva-antiotoriter düşünce
tarzının etkilerine karşı durmada yardımcı olmalıdır. Gençlik
bağımsız olmak zorundadır. Fiziksel emeğe saygılı ve açık
görüşlü olmalıdırlar, militan ve Marksist-Leninist olmalıdırlar
vb. Toplumsal sorumluluk almalıdırlar ki bu gençlik alanında
Rebell ve Red-Foxes’un temel prensibidir. Gençlerin toplumda
yaygın olan iğrenç cinsel ayrımcılığa karşı kızlar ve
erkekler arasında eşitlikçi ve açık ilişkiler kurmayı
öğrenmeleri de önemlidir. Hayatlarının bir amacı olması ve
kendilerine güvenmeleri durumunda alkol ve uyuşturucudan
etkilenmeyeceklerdir.
Partinin geleceğinin inşası birkez
daha MLPD’nin üyelerini yetiştiren bir havuz olan Rebell’e
bağlıdır.
Rote
Fahne: 2005 yılında MLPD ilk defa olağanüstü kongreye gitti.
Bunun sebebi Merkezi Kontrol Komisyonu’nda (MKK) ortaya çıkan
sorunlardı. O tarihten bu yana MKK’nin gelişimini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Stefan
Engel: Aslında bu geniş kapsamlı
bir tartışma! Sonuçta MKK, MLPD’nin yeni tarz bir parti
olmasının temel sonucudur. Revizyonist yozlaşma ve 1950'lerin
ortalarından itibaren Sovyetler'de sosyalizmin yok oluşunun
temelinde önderlik sorunu yatar. Bu yüzden Merkez Komiteleri ve
özellikle parti yöneticilerinin düşünce tarzını, aşağıdan
yapılan etkin bir denetimin ya da kişinin kendini konrol etmesinin
dışında, bağımsız olarak denetleyen bir yapının olması
zorunludur. Olağanüstü kongre zorunluluğu tam da küçük burjuva
düşünce tarzına karşı bir duvar olması gereken bu yapının,
olumsuz gelişmelerin başlangıç noktası haline gelmesinden
kaynaklandı. MKK Denetleme Komitesi'nin önderlik ilkelerini ihlal
ederek tarafsızlığını kaybetti. Bu ihlaller kadrolara acımasız
davranma ve ya tek fakat sert ve adaletsiz idari, bürokratik
önlemlerle kendisini gösterdi. Bu tür olumsuz gelişmelerin
tamamen çözümlenmesi, üyeler arasında demokratik bir tarzda
görüşülmesi ve tartışılması MLPD’in önde gelen
başarısıdır. Aynı zamanda sorumlu yoldaşlardan aniden
vazgeçilmemiş ve karşılıklı anlaşma sağlanabildiği sürece
kendilerine olan özgüvenleri ellerinden alınmamıştır. Böylece
MKK'nin çalışmalarındaki krizin üstesinden gelmeyi ve olağanüstü
kongre ve MKK’de yeni seçimlerin sonucu olarak yeni bir başlangıç
yapmayı başardık. Tüm üyeler özdenetim sisteminin önemini daha
derinden kavradı. 8. Parti Kongresi, MKK’nin ciddi hataları
konusunda dürüst ve özeleştirel olduğunu kabul etti ve
küçük-burjuva-bürokratik denetim ve aynı tarz bir iç denetimin
bir daha oluşmaması için içsel bir dönüşüme hazır ve istekli
olduklarını belirtti. Bunların hepsi, sadece parti kongresine
sorumlu olan MKK raporunda belirtiliyor. Rapor oybirliğiyle geçti
ve daha güçlü bir MKK seçildi. Parti kongresi, aynı zamanda,
MKK’deki yoldaşlarına tarafsız denetimlerinin gerçekten hayata
geçirilmesi için daha fazla çalışma görevini de yüklemiştir.
Bu her şeyden önce ideolojik-politik inisiyatif kullanmak için
gereken proleter tutkuyu ve diyalektik materyalizme düşünce biçimi
öğretisi düzeyinde hakim olunmasını cesaretlendirir. Bağımsız
davranmak konusunda pasif kalmak ya da istikrarsız olmak,
küçük-burjuva etki altında kalmak, yani her durumda küçük
burjuva tarzı düşünceyle baş etmede yetersiz kalmak demektir.
Başarılı ve canlı bir parti kongresinin sırrı nasıl partide
özdenetim sisteminin kapsamlı işleyişindeyse, kitlelerin partisi
olma yolunda küçük burjuva düşünce tarzının etkileriyle
başetmenin anahtarı da burada yatmaktadır.
Rote
Fahne: MKK ile ilgili bu tartışma, partinin gerilemesine sebep
olmadı mı?
Stefan
Engel: Son tahlilde hayır! Tabii ki
MKK’nin genel ilkeleri ihlali, küçük burjuva düşüncesi
eğilimiyle oluşturdukları bürokratik denetim ve öz denetim
ölümcül hatalara ve sonuçlara yol açtı. Bu da bizim üzerimize
çok ağır taleplerle gelinmesine neden oldu. Bu sorunun partice
tartışılması, denetim sisteminin daha da iyi anlaşılmasına ve
gelişmesine yol açtı. Partimizin özdenetim sistemi, bizi eski
sosyalist ülkelerde küçük burjuva düşünce tarafından ele
geçirilen ve yeni bir yönetici sınıf haline gelen parti yönetimi
ve ekonomideki önder kadroların revizyonist yozlaşmaya uğradığı
eski komünist hareketten ayıran belirleyici unsurdur. Böylesi bir
gelişimi engellemek için, Marksist-Leninist Parti, sorunu zamanında
tanımlamanın, durdurmanın ve düzeltmenin yollarını bulmak
zorundadır. Partinin özdenetim sistemi bunun mümkün olduğunu
kanıtlamıştır. Bu, partinin inşasının yeni bir temele
oturtulmasında bir başyapıttır ve MKK ile ilgili başarılı
tartışmalarla birlikte parti inşasının yeni bir temel üzerine
oturtulması sürecinin tamamlandığını söyleyebiliriz.
Rote
Fahne: Yeni temelli partileşme sürecine geçiş tam olarak ne
anlama geliyor?
Stefan
Engel: Yeni temel, partinin lider
kadrolarının çalışmalarını tamamen sömürü ve baskıya karşı
olan kurtuluş mücadelesine adamaları, bencillikten, küçük
burjuva egoizminden ya da bireysel amaçlardan uzak durmaları
anlamına geliyor. Bu diyalektik-materyalist bir düşünme ve
çalışma biçimini benimseyerek, teori ve pratiği bir araya
getirmeyi ve böylece hatalardan arınarak partiye tüm düşünme ve
hareket etme süreçlerinde proleter bir karakter kazandırmayı
içeriyor. Parti bunu sağlamak için özel yöntemler üzerinde
çalışıyor: Hem parti içindeki hem de kitlelerdeki proleter ve
küçük burjuva düşünme biçimleri arasındaki çelişkinin somut
bir analizini yapma, kitlenin düşünme biçimi ve uluslararası
Marksist-Leninist hareket ve işçi hareketlerinin taktik ve
stratejileri, parti ve kitleler arasındaki çelişkileri gidermek
için proleter tartışma kültürü oluşturulması
gibi.
Partileşme sürecinde yeni bir temele geçilmesi ile
tüm sorunlar çözülmüş olmuyor. Kapitalist toplumlardaki egemen
burjuva ideolojisi, dolayısıyla küçük-burjuva düşünme biçimi
partiye yeniden sirayet ederek tekrar tekrar yayılabilir. Yeni
yapılanma iki yönlü mücadele ve küçük burjuva düşünme
biçiminin ilerlemesi yasasını ortadan kaldırmaz. Ancak parti
içindeki özdenetim mekanizması sayesinde, bu yasayla mücadele
etmede, partinin proleter karakterini güçlendirme ve hatalardan
arınmada çok kuvvetli bir yönteme sahibiz.
Rote
Fahne: Görünüşe göre parti kongresinde pekçok yabancı konuk da
vardı...
Stefan
Engel: Dört farklı kıtadan
enternasyonal Marksist-Leninist ve işçi sınıfı hareketine bağlı
on delegasyonu kongremizde ağırlamak bizim için özel bir onurdu.
MLDP, dünyanın farklı köşelerinden kongresini kutlayan 50 mesaj
aldı. Bu, Hamburg Kongresi'nin enternasyonalist Marksist-Leninist
harekette uyandırdığı heyecanın ifadesidir.
Konuklarımız
sadece Kongre'nin izleyicileri olarak kalmadılar; görüşmelerde
aktif ve kurucu bir rol üstlenerek, karşılıklı bir öğrenme
süreci başlatarak Kongremizi müthiş zenginleştirdiler.
Bu
durum, parti kongresinin özel bir proleter enternasyonalist karakter
kazanmasını sağlayarak bize büyük heyecan ve coşku kattı.
Karşılıklı anlayış ve güven duygusunun güçlenmesi
enternasyonal Marksist-Leninist hareketin güçlenmesine ve devrimci
örgütlerin mücadelelerinin koordine edilmesine olumlu katkıda
bulunacaktır.
Aynı zamanda, dünyanın farklı köşelerinden
27 örgüt, devrimci parti ve örgütlerin parti inşası ve sınıf
mücadelelerinin koordinasyonu girişimine dahil oldular (ICOR).
Burada pratik bir işbirliği projesinin eşit şartlarda geliştiğini
görüyoruz.
Devrimci sınıf mücadelesinin farklı
aşamalarında bulunan, farklı stratejik görevlere sahip farklı
partilerin bir araya gelmesiyle oluşacak tamamen farklılaşmış
bir enternasyonal koordinasyon sistemine ihtiyacımız
var.
Enternasyonal çalışma, parti ve yeni Merkez
Komitesi'nin mücadelesinde bundan böyle daha öncelikli bir yere
sahip olacak.
Bu aynı zamanda teorik yayın organımız
Revolutionärer Weg 32-34'te daha geniş bir yer tutacak.
Enternasyonal devrim için strateji ve taktikler burjuva ve küçük
burjuva yazınından elde edilemez. Bu strateji ve taktikler ancak
enternasyonal Marksist-Leninist partileşme deneyimlerinin ve sınıf
mücadelelerinin ayrıntılı çalışmasının ve teorik
özümsenmesinin yapılmasıyla belirlenebilir.
Rote
Fahne: Önceki Parti Başkanı'nın tekrar seçilmesini kutlayabilir
miyiz?
Stefan
Engel: Merkezi birimlerin seçimleri,
8. Parti Kongremizin önemli bir konusudur. Çok kısa bir süre önce
Bölge birimlerimizin seçimlerini yapmış olmamıza rağmen,
partinin merkezi birimlerinde nitelikli kadro oluşturmak için
tarihimizde bundan önce hiçbir zaman bu kadar fazla sayıda aday
olduğu görülmemiştir. Temsilciler kararlarını vermekte bu
yüzden zorlandılar. Bunun sonucunda delegeler, liderlikte Merkezi
Komite’nin devamlılığıyla partinin faaliyetlerini en çok
ilerletenleri temsilen yeni yoldaşları birleştirdi. Önceki
Merkezi Komite’nin önde gelen yoldaşları ezici bir çoğunlukla
seçildi ki, bu onlara duyulan güveni göstermiştir. Benim yeniden
seçilmeme de bununla bağlantılı olarak bakabiliriz. Kapalı
oylamayla yapılan seçimden benim oybirliğiyle yeniden seçilmem,
özellikle büyük bir onayın, güçlü bir uyumun ve bir de benim
ve önceki komitenin liderliğimdeki partinin dayanışmasının bir
göstergesidir. Ve bütün bunlar istihbarat teşkilatı vb.lerin
internet üzerinden Merkezi Komite’nin önde gelen yoldaşlarına
karşı yapılan yakışıksız ve iftiracı kampanyalara rağmen
gerçekleşti. Bu seçimin tamamı, Merkezi Komite ile taban
arasındaki müthiş birliği gösterdi.
Önümüzdeki
yıllarda partiyi temsil edip yönetecek güçlü bir kolektif
seçildi. 8. Parti Kongremizin seçimlerinde, ben parti başkanı ve
Monika Gärtner-Engel parti başkan yardımcısı olarak seçilmiştir.
Her iki seçim de kapalı oylamayla yapılmış ve oybirliğiyle
yürütülmüştür. Buradan da Parti ve Genel Komite’ye, Merkezi
Komitemize, gelecekteki hedeflerimizi gerçekleştirebilmemiz yönünde
duydukları ve bizim için çok önemli olan güvenden dolayı
teşekkürlerimi sunuyorum. Burjuva partilerinin entrika ve kötü
niyetlerine sadece bir göz atmak, MLPD ile aralarındaki temel farkı
anlamak için yeterlidir.
Parti Kongresi, uluslararası
Marksist-Leninist ve işçi sınıfı hareketleriyle işbirliğini ve
devrimcileşmeyi ve teorik konulara özel bir önem vermemiz
konusunda Merkez Komite'nin dikkatini çekti. Bu görevler, Parti
Kongresi oluşumu sırasında yeni liderlik yapısını oluştururken
alınmıştı. Merkez Komite'nin önümüzdeki aylardaki en önemli
görevi, MK’nın liderlik faaliyetlerini yeni partinin orta
düzeylerine nüfuz eden kendi bilimsel örgütünü kurmak
olacaktır. Bu işbirliği, yeni gerçek sosyalizm mücadelesindeki
ilk hayati sınavından geçmek zorundadır.
Rote
Fahne: “Rote Fahne” Ağustos ayının sonunda Gelsenkirchen’de
düzenlenen 3. Uluslararası Madenciler Semineri üzerine kapsamlı
bir rapor hazırlamıştı. Seminerleri 8. Parti Kongreniz
çerçevesinde nasıl değerlendiriyorsunuz?
Stefan
Engel: 3. Uluslararası Madenciler
Semineri, partili olmayan (überparteilich) madencilerin “Miner for
AUF” hareketince düzenlenmiştir ve çok başarılı olmuştur.
Bütün diğer olumlulukların ötesinde, madencilerin gelecek
buluşmalarını “madenciler semineri“ olarak değil
“Uluslararası Madenciler Konferansı” olarak düzenleme
tasarısının oybirliğince kabul edilmesi, bu başarının en büyük
göstergesidir. Ülke sınırları içindeki sınıf militanı
madencilerle devrimci Marksist-Leninist unsurlar arasında çok
doğal, organik bir bütünleşme oluşacaktır.
Sadece
seminerlere bile yediyüz kişinin katılması, zaten beklentilerin
çok üstünde olmuştur. Başka programlara katılan ziyaretçileri
de eklersek, bu rakam dokuzyüzleri, binleri buluyor. Birçoğu
madencilerin hareketini desteklemeye geldiler. Farklı branşlardan
gelen birçok kişi de oldu, çünkü onlar da maden sanayiinde ileri
düzeyde olan sınırötesi koordinasyon ve devrimcileştirmeyi
öğrenmek istediler.
Madencilerin belli başlı
mücadelelerinin grevci liderleri ile işçi delegasyonunun da içinde
olduğu 14 delegasyonun varlığıyla gerçek bir enternasyonalist
karaktere sahipti. Madenci kentleri ve kasabalarında yapılan
seminerler, halk içinde geniş ve kitlesel tartışmalarla yer
edindi ve büyük sempati topladı. Öncekilerden çok daha geniş
sayıda madenci, aileleriyle birlikte programın gerçekleşmesini
çeşitli sebeplerle desteklediler ve madenciler arasında yeni
örgütsel ilişkiler kuruldu.
IGBCE liderlerinden gelen
reformistler, baltalayıcı tarzda davrandılar. Yurtdışındaki
çeşitli sendikaları etkileyerek onların 3. Uluslararası
Madenciler Semineri'ne delegasyon göndermelerini engellediler.
Bireysel iptaller de bundan kaynaklanmaktadır. Bu da egemen güçlerin
bu koordinasyonun ilk adımlarından bile nasıl korktuklarını
gösterir. En önemlisi, zaten sosyal demokrasinin kriziyle patlama
noktasına gelen sınıf işbirliği siyasetlerinin temelinin
sarsılmasını engellemek istediler. Fakat son derece tipik olarak,
şeytanın kutsal sudan kaçındığı gibi yine açıkça
tartışmaktan kaçınarak amaçlara entrika ve iftiralarla ulaşmaya
çalıştılar.
Bu etkileyici miting ve olaylar zincirinde,
kitlelerin hayata bakışları, siyasal geçmişleri ve kültürel
ilgileri dikkate alınmıştır.
Desteklenen programın
dışında düzenlenen resepsiyonlar, farklı müzelere ve konut
bölgelerine ziyaretler, muhteşem madenciler tiyatrosu olmasaydı
Uluslararası Madenciler Semineri herhalde bu kadar çekicilik
yaratamazdı.
Bu aynı zamanda parti inşası ile bağımsız
kitle örgütleri arasındaki ilişkiyi anlatan bir deneyimdir;
mesela madenciler arasından Solidarity International’a
(Uluslararası Dayanışma) üyelik için aday gönderildi. Dahası,
Solidarity International da seminerlere inanılmaz bir destek
vermiştir. Ayrıca militan kadın hareketi ile proleter sınıf
mücadelesi arasındaki bağın önemi de son derece açık bir
şekilde görülmüştür. Bunu takiben madencilikle ilgili 53
kadının yer aldığı bir toplantı yapıldı ve müzarekelere
Uluslararası Kadın Konseyi’nde (Women's Political Counsel) devam
edilmesi üzerinde anlaşıldı.
Rote
Fahne: Uluslararası harekette altı çizilmesi gereken bir konu da,
Ekim başında Düsseldorf’ta toplanacak olan Uluslararası Kadın
Konseyi. Siz 8. Parti Kongrenizde kadın meselesine ne kadar öncelik
verdiniz?
Stefan
Engel: 8. Parti Kongresi, bir önceki
Parti Kongresi’nin açık talimatı üzerine kadın
çalışmalarındaki durağanlığı ve kadın üyeliklerin
yüzdesinin düşmesine bir çare bulmak ve bir denge kurmak
zorundaydı. Şüphesiz bu şu anda başarıyla tamamlandı: Yüzde
43 kadın üyesiyle MLPD bir kez daha Almanya’da birinci parti
olarak gösterildi. MLPD, gerek Almanya'da ve gerekse uluslararası
alanda militan kadın hareketini ilerletmek için çalıştığı
gibi, kadınları partide de ilerletmek için durmaksızın
çalışıyor. Örgütlü bir çalışma içinde gerçek anlamda
kitlesel bir kadın hareketi yaratmadaki eksiklikler eleştirel bir
şekilde irdelendi. Gerçekten de siyasal ve ekonomik gelişmeler,
kadın kitlelerinin ikili bir sömürü ve zulme maruz kalmalarına
sebep oldu! Sözde “tipik olmayan” -küçük iş, ajans işleri,
saat ücretli işler, 20 saati geçmeyen yarı zamanlı işler ve
düşük ücretli işler- işlerde çalışanların yüzden 71'i
kadın! Sınır tanımayan cinsel ayrımcılık, şimdi de genç
kadın ve kızların özgüvenine saldırıyor. 3-5 Ekim arası
Düsseldorf’ta toplanacak olan Uluslararası Kadın Konseyi ve
Venezüella’da 2011'de yapılması beklenen ve hazırlık
aşamasında olan Dünya Kadın Konferansı, gerçek kitlesel bir
kadın hareketi geliştirmek için muhteşem platformlardır. Bu
düşünceler tam da doğru zamanda, kadın hareketlerinin ilk defa
uluslararası proleter ve militan kitlesel hareketlerce bu kadar
önemsendiği ve gerekli olduğu bir zamanda ortaya çıkıyor.
Yoksulluk içinde yaşayan kitlelerin büyümesi, emperyalist
ülkelerde burjuva aile sisteminin krize girmesine ve gerçekten de
ailenin yok olmasına yol açmaktadır. Kadın hareketine bu kadar
muhtaç olan böyle bir durumda, uluslarası kadın hareketleri
içinde birçok sivil toplum örgütüyle ilişkili
küçük-burjuva-feministleri kendilerini açıkça emperyalizmin
uşağı olarak gösterdiler ve kendilerini BM, Dünya Bankası ve
IMF ile lobiler kurarak bitirdiler. İşte böylesi bir durumda,
Dünya Kadın Konferansı kadın örgütlenmesini dünyada başarılı
bir yere getirecektir.
Marksist-Leninist eğitimin ayrıcı
bir özelliği de militan kitlesel kadın hareketine kendi
ülkelerinde katkıda bulunmak, yani dünya çapında kadınların
özgürleşmesini uluslararası sosyalist devrimin bir parçası
olarak görecek bir liderliği kavramaktır. 8. Dünya Kadın
Konseyi’nin hazırlıklarının son aşamasında MLPD, bu konseyin
başarılı olması ve güçlenmiş militan kadın hareketi sonucuna
ulaşılması için enerjik bir şekilde kendini ortaya
koymuştur.
Rote
Fahne: MLPD şu anda neler üzerinde çalışıyor?
Stefan
Engel: İlk olarak şu an bütün
parti, Hamburg Parti Kongresi’nin sonuçlarını irdelemekte ve bu
sonuçları sistematik ve yapıcı olarak eyleme dönüştürmektedir.
Önemli olan sonuçlar üzerinde yoğunlaşmak ve onların
tartışılmasıdır. Esas tehlike ise, 8. Parti Kongresi ve onun
çözümlemelerini hafife almaktır.
Yedi bölgesel
organizasyon düzenleyeceğiz; bunu Ekim sonu Kasım başında,“Kasım
Devrimi'nin 90. yılı ve MLPD’nin Hamburg Parti Kongresi” Eyalet
parti bölümümüzde, Parti Kongremizin sonuçlarına dayanarak
yapacağız. 1918'deki Kasım Devrimi başarısız oldu; çünkü
savaş tecrübesi olan, kitleleri birbirine bağlayan, bilimsel
strateji ve taktiklerle donanmış devrimci bir parti mevcut değildi.
Bu da sosyal demokratların gerici liderlerinin proletarya devrimine
ihanet etmelerini, onları burjuva ulusal parlamentolara yönlendirip
orada da yenmelerini kolaylaştırdı. Kasım Devrimi’nin
başarısızlığı Ekim Devrimi ile başlayan enternasyonal devrim
sürecini durdurdu. İşçi hareketi, Kasım Devrimi’nin
deneyimlerini çalışmalı ve sonuçlar çıkarmalıdır. Bu parti
inşası sırasında MLPD için başından beri cesaretlendirici
olmuştur.
Gerekli olan içsel şartları oluşturduktan
sonra, bütün dikkatimizi kitlelerin partisini geliştirmeye
vereceğiz. Bu da genel olarak bütün ideolojik-siyasi güçlü bir
parti, yani örgütsel olarak güçlü bir parti ile kitlelerin
bağımsız güçlü örgütleri arasındaki ilişkilerin sonucu
olacaktır.
Kasım ve Aralık aylarında parti
çalışmalarındaki ana odağımız küresel iklim felaketlerine
karşı aktif direniş gruplarına yardım olacaktır. Küresel çevre
felaketlerinin dönüşümünün dramatik sonuçları iyice
belirginleşti. Karayipler’deki kasırgayla Hindistan’daki
felaketler sonucu milyonlarca insanın hayatı mahvoldu. Merkel
Hükümeti uluslarası düzeyde iklim ve çevre korumasının
öncüsüymüş gibi bir görüntü veriyor. “Çevre koruması”
adı altında, Alman emperyalizminin çıkarları gittikçe güçlendi.
Bu çevre koruması değildir, emperyalist ekolojizmdir! İnsan için
çevreyi açgözlü kar amaçlarından kurtarmak bir ölüm kalım
mücadelesidir. Böylesi bir zamanda ekoloji ile ilgili siyasal
çalışmalarımızı hızlandırıp, çevre siyaseti ile ilgili olan
duruşumuzu kitleselleştirip 8 Aralık'taki Dünya İklim Günü'ne
(Climate Action Day) katılan farklı katılımcılarla ittifaklar
yapacağız. Bu mücadelenin eşgüdümünü sağlamlaştırmak için
uluslararası bağlantılarımızı güçlendireceğiz.
Yeşillerin
öncülüğünde yürütülen önceki çevre hareketlerinin
başarısızlığından çıkarılacak en önemli ders, Yeşiller'in
işçi hareketine karşı yaydığı düşmanlık ve antikomünist
söylemlerin mücadeleyi çıkmaza soktuğudur. İşçiler bu
hareketin başı olmak zorundadırlar ve olacaklardır; onlar üretim
güçlerinin en gelişmiş taşıyıcısıdır ve çevre sorunlarını
çözmek için olasılıklar sunabilirler.
Çevre sorunları
ile ilgili yeni parti grupları kuracağız. Çevre meselesi kitlesel
mücadelenin ayrılmaz bir parçası ve işçilerin hayati bir
talebidir, bu yüzden de MLPD örgütlenmesinin hem çevre hem de
fabrika ve sendika mücadelelerinin ana cephelerinde verilen
mücadelenin öncü konularından biridir.
Haziran 2009'da
“Geri Dönüşüm için Vatandaş Hareketi” öncülüğünde
yapılacak olan Çevre Konseyi'ne (Environmental Counsel) çok önem
veriyoruz. Militan çevre hareketinin gelişmesi için itici
kuvvetler bulacağımızı umduğumuz bu hareketi elimizden
geldiğince destekleyeceğiz. Militan çevre hareketi gerekli
işlevselliği kazanabilmek için acil örgütlenmelere ihtiyaç
duymaktadır.
Aralık ayının ortasında, MLDP’nin her
açıdan güçlenmesine odaklanacak ve parti adaylığı haftasına
geçeceğiz. Avrupa’da sosyalizm için özellikle gençlik arasında
bir seferberlik yaratıp 11 Ocak’ta Berlin’de Karl Liebknecht ve
Rosa Luxemburg’un katledilmesi anısına tören düzenmesi gibi
etkinliklerde bulunacağız. Yeni yılın başlangıcında, MLPD’nin
genel üyelik ve yerel ve bölgesel delege konferanslarını
düzenleyecek ve burada 2009'daki gerçek sosyalizm için yeni
taktiksel mücadele için yaptığımız çalışmaları parti
kongresinin sonuçları ışığında değerlendireceğiz.
2009
baharından yaz başlangıcına kadar proleter düşünce tarzı
hayat okulları ve Marksist-Leninist gençlik teşkilatı ile de
bağlantılı Whitsun Gençlik Festivali’ne hazırlanacağız.
Uluslararası Whitsun Gençlik Festivali 2009’u takiben, ülke
bazında örgütlü gençlik ve çocuk hareketlerini oluşturacak
itici kuvvetleri bulacağımızı umuyorum.
2009 yazı
itibariyle, genel seçimlere katılımımıza da bağlı olarak
gerçek sosyalizm için mücadele konusunu ön plana alacağız.
Eylül ayında seçimlere her taraftan hazırlanarak, dört haftalık
geniş bir seçim kampanyası yürüteceğiz.
İyi şanslar
ve röportaj için teşekkür ederim!