21 Eylül 2005: Egemenlerin seçim fiyaskosu, sınıf mücadelesi ve gerçek sosyalizmin yükselişi için verimli bir ortamdır.
Rote Fahne: 18 Eylül tarihinde yapılan Federal Parlamento seçimleri, aslında yaşanan siyasi bunalımdan çıkışa götürecek diye bekleniyordu, fakat egemenler için fiyaskoya dönüştü. Bundan sonra nasıl devam edeceğini kendilerinin de bilmediği izlenimi, gerçeği yansıtıyor mu?
Stefan Engel: Federal Almanya Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Federal Parlamento seçimi, siyasi bunalımı gidereceği yere, onun daha da derinleşmesine yol açmıştır. Savaş sonrası Almanya’sında şimdiye kadar böyle bir durum yaşanmamıştı. Seçimden sonra bir Hükümet kurulabilecek mi, eğer kurulacaksa nasıl bir hükümet olacağı, tamamen belirsiz.
Arzuladıkları CDU/CSU ve FDP hükümeti ile önceden üzerinde anlaştıkları halk düşmanı rotanın daha şiddetli uygulanmasını kararlaştıran tekel kurumları, daha çok savunmaya çekilmeye zorlandılar.
Alman Sanayiciler Birliği (BDI) başkanı Thumann seçim sonuçlarını “acı hayal kırıklığı” olarak adlandırdı.
Açıkça görülüyor ki, Almanya’da seçmenler, çokuluslu tekellerin hesabına ters düşen bir durum yaratmış bulunuyorlar.
Bir Fransız televizyon kanalı bunu şöyle değerlendiriyor: “görünen o ki, Alman seçmenler, zenginlerin daha da zenginleşmesiyle, yoksulların durumunun düzeleceğine inanmıyor.” (FR 20.9., S.5)
Kitleler gerçekten de, tekellerin halk düşmanı kriz programına anlaşılması zor olmayan bir red cevabı vermiştir. Özellikle CDU-Başkanı Angela Merkel, haftalardır, başarısından artık emin olup, kendisini yeni Şansölye (Başbakan) olarak gösterip alkışlatmıştı. Fakat hesapları boşa çıktı ve bunu acı bir yenilgiyle ödemeye mahkum oldu. CDU/CSU’nun kaybı yüzde 3,3 ve 2002 yılına kıyasla bu 1.891.521 ve 1998 yılına kıyasla ise 728.268 az seçmen demektir. Daha Mayıs ayı sonunda kamuoyu yoklamalarında CDU/CSU yüzde 49’a ulaşıyordu. Çünkü insanlar, böylelikle Schröder/Fischer-Hükümetinin durdurulabileceğini umuyorlardı. Fakat onların umdukları Hükümetin aşırı halk düşmanı karakterini “yeni açık yürekliliğiyle” açığa vurmasıyla insanlar durumlarının daha da kötüleşeceğinin çabuk farkına vardılar. Ve böylelikle tuhaf olan durum ortaya çıktı. Birçok Schröder/Fischer Hükümetinin kararlı karşıtları, Merkel’i önlemek için, hatta şimdi oylarını SPD’ye verdiler.
Bu seçim tutumunu, Schröder/Fischer-Hükümetine destek olarak değerlendirmek yanlış olur. Seçim akşamı Schröder’in yüz kızartıcı bir kibirle kendisini “galip” ilan edip, gelecek Hükümeti kuracağını şu sözlerle savunurken birçok kişi işittiklerine ve gördüklerine inanamadı. Schröder: “Benim dışımda hiçbir kimsenin, istirarlı bir Hükümet kurma imkanı yoktur.” Erken seçimlerin yapılmasının nedeni, onun Hükümetinin istikrarsız olmasından dolayı olmamışmıy dı? 2002 seçimlerine kıyasla yüzde 4,2 ve 2.340.428 seçmen kaybeden ve hatta 1998 yılına kıyasla 4.033.029 seçmen kaybeden bu “muzaffer” SPD değil de kim? Savaş sonrası gelişmesinin en düşük noktasına varan SPD değilmidir?
Siyasi bunalımın keskinleşmesinin özünü, kitlelerin bu seçimde hem Hükümeti hem de burjuva muhalefeti cezalandırmasıydı. Seçmenlerin bu tutumu tüm şimdiye kadarki geleneksel Partiler yelpazesine karşı tutumu ve bu aynı zamanda kitlelerin burjuva partilerinden, burjuva parlamentarizminden ve onun kurumlarından kopmalarının bir üst noktasını oluşturmaktadır. FDP’yi seçmek dahi, bir anlamda CDU ya karşı tutum alma metoduydu. Ve aynı zamanda burjuva saflarında bir kutuplaşmanın göstergesidir. Federal Parlamento seçimlerine katılma oranı ancak yüzde 77,7’de kaldı. Bu, 1949 yılından beri yapılan Federal Parlamento seçimlerine en düşük katılımdır.
Rote Fahne: Gelecek Hükümet oluşumu hakkında şimdiden birşey denebilirmi?
Stefan Engel: Tekeller, arzu ettikleri gibi siyasi çalışmaları yürütecek bir Hükümet kurulması için bastırıyorlar. Fakat hiçbir Koalisyon üoluşumu, istikrarlı bir Hükümeti getirmez. Eğer böyle bir Hükümet kurulursa, burjuva partilerden birini veya diğerini zorlayacaktır, ki şimdi tüm konuşulan opsiyonlar, seçim çalışmaları esnasında şiddetle rededilenlerdi.
İmkan dahilinde olan, zayıf bir hükümet kurularak belirli bir utanç süresi geçince, en kısa zamanda erken seçimlere gitmektir.
Rote Fahne: Senin değerlendirmene göre bir olumlu seçim sonucuyla mı karşı karşıyayız?
Stefan Engel: Şüphesiz. Bu, söylenelerin sentezidir. Özellikle SPD’nin kitle tabanındaki erozyon, işçi hareketi içindeki burjuva etkisini ileride zayıflatacaktır. Bu, onyıllarca bir küçükburjuvacı-reformist düşünce tarzı tarafından gelişmesi önlenen proleter sınıf bilincinin, kalıcı bir yükselişinin önünü açacaktır. Buna ek olarak, seçim sonuçlarının da gösterdiği gibi bariz bir sol eğilim bulunmaktadır. Böylelikle geniş kitlelerin çıkış arayışları bariz bir şekilde kapitalizme karşı olan bir arayış tutumuna yönelmiştir.
Bunun özel ifadesi şu anda 4 milyonun üzerinde seçmenin Sol Partiyi (Linksparteı/PDS), yani Federal Almanya genelinde yüzde 8,7’ye ulaşmasında görülmektedir.
Faşist ve aşırı gerici partiler, beklentilerinin çok gerisinde kalmışlar ve Federal Almanya genelinde hakettikleri bir seçim yenilgisi almışlardır.
Rote Fahne: MLPD hedeflediği başarıya ulaşabildi mi?
Stefan Engel: Her halükarda! Ben burada bütün seçim destekcilerine, seçmenlere, yoldaşlara, onların coşkulu katılımlarından dolayı teşekkür ediyorum.
MLPD’ye verilen oyların sayısı 45.166. Bu sayının doğru değerlendirilmesi, şimdiye kadarki seçim sonuçlarıyla karşılaştırırsak anlaşılır. MLPD son defa Almanya genelinde Federal Parlamento seçimlerine 1994 yılında katılmış ve 10.038 oy almıştı. Bu, 1994 yılına kıyasla oylarımızın 4,5 katına çıktığı demektir. MLPD’nin oylarının değerlendirilmesinde daha sıhhatlisi, onların 100.000 seçmene oranıdır. 1994’de bu 21’di ve bugün ise 94’e çıkmıştır. Ve hatta bu sayı Doğu Almanya’daki en iyi direk seçim bölgemizde ise 606’dır.
Birinci ve ikinci oyların verilişinde değişik seçim tutumundan dolayı MLPD’yi seçenlerin gerçek sayısı 50.000 ve 60.000 ile gösterilebilir. 36 direk adayın aldıkları sonuç, birisi hariç bütün hepsi ikinci oyların çok üstündedir. Üçte ikisinin aldığı sonuç ise alınan ikinci oylara kıyasla 1,5 kat ve üstündedir ve adayların dörtte birinin sonuçları ise iki kat ve üstündedir. Taktiksel düşüncelerin esaslı rol oynadığı bu seçimlerde, MLPD’nin aldığı oylarla diğer partilerin oylarını kıyaslamak öyle kolay değildir. Televizyon, radyo ve basının uyguladığı geniş çaplı medya boykotunda ve seçim çalışmalarında karşılaştığımız ağır engellemelere karşın, bizim aldığımız oylar MLPD’nin programı, temsilcileri ve sosyalist alternatife verilen bilinçli oylardır. Bilhassa yüzde 5 barajı ile kitlelere, küçük partilere verilen oyların boşa giden oylar olduğu mesajı verildi. Günümüzde önemsenmeyecek etkisi olan kamuoyu araştırmalarında MLPD, “diğerleri” kavramına alınarak MLPD’nin önemsiz olduğu gösterilmeye çalışılmaktadır.
Günümüzde MLPD’yi seçmek için sınıf bilincinin oldukça yüksek olması gerekmektedir.
Aynı zamanda bu oylar, MLPD’nin iki yıldır kitleler içindeki gelişen etkisini hiç yakından veya uzaktan yansıtmamaktadır. Seçim sonucunun bu görünüşü de tabii ki can sıkıyor!
Rote Fahne: Bu gelişen etki ne ile açıklanabilir?
Stefan Engel: Bunlar, bizim seçim mücadelemizin açıklanabilir dolaylı etkileridir. Bizim seçim mücadelemizin etkisi Sol Partinin (Linkspartei) özellikle Gelsenkirchen’de aldığı oylarda daha net izlenebilir. MLPD’nin oldukça büyük bir etki alanının bulunduğu ve çok iyi bir seçim mücadelesi verdiğimiz bu şehirde Sol Parti, Ruhr havzası şehirlerindeki en iyi sonucu almıştır ve 10.000’e varan ilk oylar ile Kuzey Ren Vesfalya (NRW) ortalamasının çok üstünde bir sonuca varmıştır.
Bunun yanında Sol Parti, Gelsenkirchen’de siyasi faktör olarak oldukça zayıftır. Burada MLPD, sol eğilimi önemli boyutta geliştirmiş, fakat yüzde 5 barajının etkisiyle, öyle görünüyorki Sol Partinin çoğu oylarını sağlamıştır. PDS ve WASG saflarındaki kışkırtıcılar, Sol partinin direk adaylarından en iyi sonuca gidenin Gelsenkirchen’de MLPD ile sıkı çalışanın olduğunu kulaklarının arkasına yazmalıdırlar.
Örneğin Gelsenkirchen’de ve diğer birçok şehirde saygınlık kazandığımız tartışmasızdır, birçok kişi bize siyasi açıdan yakın durmakta ve buna rağmen diğer partilere oylarını veriyorlar. Bunu şöyle açıklayabiliriz; verdiklleri oylarla direk olarak, kesin bir sonuca varmak istiyorlardı. Bu bir yandan anlaşılabilir, fakat bu daha aşılamamış parlamentarist hayaller ile bağlantılı veya bu kapitalist düzende birşeylerin nasıl değişebileceği üzerine var olan reformist fikirlerle ilişkilidir. Yani küçük burjuvacı parlamentarist düşünce tarzının etkisi genel olarak gerilese de, kitlelerin seçim tutumunda, daha oldukça büyük etkisi olmuştur
Rote Fahne: MLPD’nin Doğu Almanya’da Batı Almanya’ya kıyasla daha fazla oy alması nasıl açıklanabilir?
Stefan Engel: Daha 1994 yılında Doğu Almanya’da etkimiz yok sayılırdı. Bu defa MLPD 21.718 ikinci oylarla (Doğu Berlin dahil) aşağı yukarı tüm oyların yarısını orada aldı.1994 yılındaki Federal Parlamento seçimlerine kıyasla MLPD’nin ikinci oylarındaki artış eski Federal eyaletlerde yüzde 100 ile yüzde 400 arasında iken, yeni Federal Eyaletlerdeki artış ise yüzde 340 ile Sachsen ve yüzde 1.300 ile Sacsen-Anhalt’ta olmuştur.
Bu, bilhassa tüm partinin katkısıyla sağlanan, MLPD’nin Doğu Almanya’daki olumlu parti inşaasıyla ilişkilidir. Nüfus oranına göre Doğu Almanya’da Batı’ya kıyasla daha çok üyeye sahibiz. Sadece, 2004 yılında yapılan yedinci parti kongresinden bu yana, burada üye sayısı aşağı yukarı yüzde 50 arttı, tüm partide ise bu artış yüzde 20 civarındadır. Bu, MLPD ile PDS arasındaki artan bir güç kaymasının göstergesidir. Bu gelişme tabii ki, insanların birkaç yıldır PDS ile yaptıkları, bilhassa onun “Hükümet sorumluluğu” taşımasıyla yaptıkları tecrübeler birikiminden dolayı Doğu Almanya’da yoğunlaşmaktadır. 1998 yılına kıyasla Sol Parti’nin ikinci oylarındaki artış -Saarland Eyaleti hariç- yüzde 160 ile yüzde 430 olur iken Yeni Eyaletlerde bu artış yüzde 12 ile yüzde 33 arasında kalmıştır. PDS’in eyalet Hükümetinde Hartz IV yasasının uygulanmmasında aktif bir tutum aldığı Mecklenburg-Vorpommern Eyaletinde ise ikinci oylarda 22.775 gerileme olmuş ve bu 1998 yılına kıyasla yüzde 8,8 daha az olmaktadır.
Rote Fahne: Açık olan şu ki, MLPD bu seçim kampanyasıyla parti inşaasını oldukça genişletmiş ve hızlandırmış bulunuyor.
Stefan Engel: Hatta bu, stratejik açıdan en önemli sonuçtur. Seçim sonuçları, kamu görüşlerinin kapsamlı şekilde manipüle edildiği şartlarda, her zaman, sınıf bilincinin ve de bizim çalışmalarımızın gelişmesi hakkında, yalnız son derece göreli ölçüt olarak alınabilir. Bu seçim mücadelesi esnasında yüzbinlerce insan direk olarak ve 10,5 milyona varanı ise televizyon yayınından, MLPD hakkında bilgi edindiler. Seçime katılabilmek için toplanılan destek imzaları ve bunun peşinden sürdürülen seçim mücadelesi ile aşağı yukarı bir milyon kişiyle tek tek konuşma yürüttük. Liste başı adaylarımızla ve Merkez Komitesi temsilcilerimizle yapılan 185 miting ve açık hava sohbetleri ile yüzbinlerce insana ulaşıldı. Biz yeni metodlar ile efektif bir seçim mücadelesi yürüttük. 1,8 milyon seçim gazetesi dağıtıldı. Binlerce insan ilk kez çalışmalara katıldı ve böylelikle MLPD’nin teori ve pratiğini daha iyi tanıma imkanını buldular, adayları en iyi tanıma imkanı yakaladılar ve gerçek sosyalizmin ilkelerini canlı olarak yaşadılar.
MLPD, Almanya çapında yürütülen seçim mücadelesi sayesinde, 202 şehirde sistematik parti çalışmasını başlattı ve MLPD’yi tanıtma imkanını pratikte gerçekleştirdi. Seçim mücadelesi esnasında 360 şehirde - bunlar 20.000’in üzerinde nüfusu olan şehirlerin yüzde 50’sini oluşturmakta - parti çalışması yaptık.
Bilhassa çalışmaların yeni başlatıldığı yerlerde, örneğin Rheinland-Pfalz Eyaletinde (artı yüzde 417) veya Schleswig-Holstein’de (artı yüzde 244) olduğu gibi fevkelade yüksek oy artışı kaydedilmiştir. Bu da gösteriyor ki, MLPD’nin tüm Almanya çapında seçimlere katılması katiyen doğru idi. MLPD, seçim çalışmaları yapmadığı yerler de dahil, tüm seçim bölgelerinde oy almıştır. En düşük seçim sonucu 21 oydur.
Daha şimdiden yeni yerel birim ve yerel parti inşaasını örgütleyecek birimler kurulacağı görünmektedir. Genel anlamda söylenecek olursa, 2004 yılındaki 7. Parti kongresi esnasındaki üye sayısına kıyasla 1 Haziran ile 18 Eylül tarihleri arasında yüzde 7 üye artışı gerçekleşmiştir. Eğer önümüzdeki haftalarda, partiye üye olarak girmek isteyenlerin müracaatları olumlu karara bağlanırsa, yüzde 12 daha büyümek olanaklıdır.
Rote Fahne: Otomobil sanayiinde ve diğer sektörlerde de tekeller işyerlerinde kitlesel işten çıkarmalara gideceklerini açıklıyorlar. Seçim mücadelesi işçi atılımının gelişimini etkiledimi?
Stefan Engel: Burada, tekellerin saldırılarını sertleştirmeye yönelik esaslı girişimlerini seçim gününe kadar zor beklemeleri göze batandır. Federal Parlamento seçimlerinin hemen ertesi günü Siemens 10.000 işyerinin yok edileceğini açıklıyor. VW tekeli ise sömürünün büyük oranda artırılacağını takvimine alıyor. Görülen o ki, 3 Kasım 2004 tarihinde yapılan toplu sözleşme ile bölünen tekel genelinde geçerli sözleşme, şimdi geçersiz kılınmak isteniyor. VW tekelinin işyerlerinde çalışanlar, işyerlerinin kapatılması veya başka yerlere kaydırılması tehditiyle karşı karşıya. Toplam olarak 30.000 işyerinin yok edileceğinden söz ediliyor. Burada, sözde zararlı işler, sarfedilen boş lakırdı, alışılagelmiş lak laktan ileri gitmiyor ve azami kâr işine bunlar da dahildir. Gerçekte ise tekellerin bu yeni sömürü atılımlarının yeni devresinde dünya pazarında öncül rolü oynama uğruna verilen mücadelenin sertleşmesidir.
Son zamanda aşağı yukarı hergün milyarlarla anılan birleşmeler ve satın almaların haberleri verilmekte. Investmentbank (Yatırım bankası) Dresdener Kleinwort Wasserstein’in yaptığı bir araştırma sonuçlarına göre, bu yılın başından Ağustos ayının ortasına kadar dünya çapında 9.300 uluslarası satın almalar gerçekleşmiştir. Gittikçe artan birleşmeler ve satın almalar sonucu, rekor yılı olan 2000’den sonra 2005 yılının satınalma hacminde ikinci sıraya geçeceği söyleniyor.
Önceki yıllara kıyasla, bu yılki seçim gürültü patırdısında egemenler, sanayi proletaryasının çekirdeğinin mücadele azmini zayıflatmayı ve sınıf bilincinin geriletilmesini başaramadılar. Siemens, VW ve diğerlerinde çalışanlar, mücadelelerinden vazgeçmeleri için hiçbir sebep görmediler veya seçimlerden sonra sorunları kendiliğinden çözülür diyerek, bunları umuda bırakmadılar. İşten çıkarmalarla birlikte Opel, iş yoğunluğunu çekilmez derecede arttırdı. Mücadele azmi görünür bir şekilde artmakta, sertleştirlen sömürüye karşı ve çırakların meslek öğrendikten sonra işe alınmaları için mücadele bayrağını yeniden taşımaya hazırlar.
Seçimden üç gün önce Bayern Eyaletinde yerel taşımacılık işletmelerinde çalışanlar, çalışma sürelerinin uzatılmasına karşı mücadele başlattılar ve zaman zaman Münih şehrinde olduğu gibi diğer şehirlerin de trafik akımını durdurdular.
MLPD, seçim mücadelesinde ağırlık noktasını geniş cepheli bir işçi atılımını geliştirme çalışmalarına adadı. MLPD’nin talepleri “Tam ücret denkleştirmesi temelinde haftada 30 saat!” ve “İşyerleri için opel’de olduğu gibi mücadele verelim!” büyük sempatiyle karşılandı. MLPD, özgün mücadelelerin geliştirilmesinde ilk adres olduğu ve bunun için gerekli bigi ve yeteneklere sahip olduğu, tartışmaların baş rolünü oluşturuyordu. Tam ücret denkleştirmesi temelinde çalışma sürelerinin kısaltılmasının gerektiği üzerine kitlesel bir tartışma başladı ve şu sırada Hickel, Bosch veya Bontrup gibi bazı tanınmış ekonomistler tarafından da desteklenmektedir.
Rote Fahne: Pazartesi eylemleri hareketi, Federal Almanya genelinde 5 Kasım tarihinde Başkent Berlin’deki yürüyüşe çağırıyor. Günümüz ortamında böyle bir eylemin nasıl bir önemi vardır?
Stefan Engel: Her halükarda bu yürüyüş tam zamanında yapılıyor. Nasıl bir yeni Hükümet kurulursa kurulsun, mücadeleci muhalefet gövde gösterisinde birleşecek ve anlaşması zor olmayacak bir şekilde, Agenda 2010 ve Hartz IV yasalarında olduğu gibi halk düşmanı politikaların sürdürülmesi, kararlı direniş ile karşılaşacağının mesajı verilecektir.
Ben, yürüyüşün içeriğinin, Hartz 4 yasasını kararlı redetmeyi aşacak genişletmeyi ve tüm gerici tekel rotasını hedef alması teklifini doğru buluyorum.
Büyük sanayi kuruluşlarının yeni açıkladıkları kitlesel işyerlerinin yok edilmesi planları, toplu sözleşme haklarına saldırılar, yaşlılıkta işyerlerinin korunması hakkına saldırı, Sağlık hizmetlerine saldırılar, Atom enerjisi santrallerinin işleyiş sürelerinin uzatılması, çöplerin yakılmasının daha da çok artırılması planı ve benzerı saldırılar buna dahil olmalıdır.
Yürüyüşün içeriğinin genişletilmesi ile birlikte yürüyüşe katılımcılar yelpazeside genişetilmelidir. Özellikle Sendikalar ve Sosyal Kuruluşlar da bunun için kazanılmalıdır.
MLPD ve Gençlik Örgütü REBELL, bu yürüyüşe aktif olarak katılacaklar ve hazırlıklarında da gereken sorumluluğu üstleneceklerdir.
Rote Fahne: Sen gelecek haftalar için “Zaferi güvenceye alalım” şiarını açıkladın. Bununla ne anlaşılacak?
Stefan Engel: General Clausewıtz “Savaş üzerine” adlı kitabında, bir taaruzun, sadece başarılı muharebe bitimiyle değil, ancak, zaferin güvenceye alınmasıyla başarıyla tamamlanmış olabileceğini izah etmektedir. Biz, Federal Parlamento seçimlerine katılışımız ile gerçek sosyalizm için atılım çalışmalarımızda önemli kazanımlar aldık. MLPD, şimdiye kadar en başarılı seçim çalışmasını yaptı. Bu başarının sürek kazanabilmesi ve MLPD’nin parti inşaasında kalıcı güç kazanması için bir dizi önemli tedbirlere gerek vardır.
Önce, bu seçim çalışmaları esnasında yüzlerce ilişki kurduğumuz insanlarla olan bağlarımızı sıklaştırmamız gerek. Bu insanların bir bölümü, ilerde bizimle sıkı işbirliğnde olacaktır. Bir başka bölümü ise MLPD hakkında daha geniş bilgi edinmek isteyecek ve biz böylesi ihtiyaçları karşılamak için herşeyi yapmamız gerekiyor. Diğerleri ise, sürekli bağış ederek partiyi desteklemek, “Rote Fahne”ye abone olmak ve MLPD veya REBELL’e üye olmayı isteyeceklerdir. Şimdiye kadar, yıl sonuna kadar yüzde 20 yeni üyeler kazanma kararı almıştık. Bu kararı şimdi düzeltip yukarıya çekmeliyiz! Partinin, yıl sonuna kadar, 2004 yılındaki 7. Parti Kongresi verilerinden hareket ederek, yüzde 30 büyümesini hedefliyoruz. Bunun için çok zaman ayırmalıyız ve hatta önümüzdeki sürede buna ağırlık vermeliyiz.
Seçim çalışmaları esnasında, birimleri ve üyeleri doğrudan eğitip, denetlemede Merkez Komitesi, imkanlarının sınırlarını zorlamıştır. Biz, partinin gelişmesinin hızlandırılması ve istikrara kavuşturulması için, tüm Eyaletlerde adım adım tekrar Eyalet düzeyinde birer yönetim oluşturmalıyız. İlk olarak Kuzey Ren Vesfalya (NRW) eyaletinde daha bu yıl içinde bir Eyalet Birliği, onun seçilmiş bir Eyalet yönetimi ve Eyalet Kontrol Komisyonu oluşturulacaktır.
Tabandaki bazı birimler artık kaplarına sığmamaktadırlar. Bundan dolayı, çok yönlü parti çalışmasını yapabilecek bir dizi yeni Bölge Birimleri kuracağız.
Tabii ki, iyi yürüyen kitlesel etki alanımızın genişlemesinin sürdürülmesini yürüteceğiz. Bundan dolayı, önümüzdeki yıl Mart ayında Sachsen-Anhalt eyaletinde yapılacak Eyalet seçimlerine katılma kararı aldık. Bilhassa Sachsen-Anhalt Eyaletinde, tekellerin en zayıf halkalarından birini oluşturan burada, bizim çalışmalarımızın iyi ürünlerini almakta ve Federal Parlamento seçimlerinde MLPD’nin birinci ve ikinci oylarında ortalama yüzde 0,4 ile en iyi sonuçlarından birini almıştır. Burada, eyalet düzeyinde, seçmen oylarında bir çıkış yakalayabileceğimize güveniyorum.
Biz birçok yeni üye kazandık, birçok yoldaşımız, geçtiğimiz haftalarda yeni görevler üstlendiler. Bundan dolayı, “zaferi güvenceye alalım” derken eğitim, öğretim çalışmaları da anlaşılmalıdır. Önümüzdeki aylarda, yapılan tecrübelerin değerlendirilmesi ve derinleştirilmesine yarayan birçok sayıda diyalektik kursları, seminerler, okuyup öğrenme günleri ve haftaları sunulacaktır. Parti, ancak teori ve pratiğin birliğinde ilerleyebilir.
Rote Fahne: Söyleşinin sonuna doğru geleceğe yönelik ne söyleyebilirsin?
Stefan Engel: İstikrarsız siyasi ortam ve MLPD’nin artan gücü, sınıf mücadelesinin bir atılışa geçmesi ve parti inşaasının olumlu gelişmesinin gerçekleşmesine yarayacak bir madde oluşturuyor! Bir toplumsal değişimi hedef alan mücadelenin, sosyalizme yönelmesinde objektif ve subjektif şartların gelişmesi olumludur.
MLPD, ağır seçim manüpülasyonlarına ve engellemelere rağmen kitlesel etkinliğini arttırmıştır. O, ideolojik ve politik netliği, örgütsel kararlılığı ve geliştirdiği taktiksel esnekliği sayesinde önümüzdeki süreçte işçi sınıfının belirli bir çoğunluğunu kazanma ve kitle partisi olma yolunda önemli bir sıçrama gerçekleştirebilir. Ben buna güveniyorum.
Rote Fahne: Bu söyleşi için teşekkür ediyoruz!